Yıllar evvel okuduydum Pertev Naili Boratav’da. Anadolu’da lohusa kadınlara musallat olan, zamanında kendi çocukları olmadığı için, henüz çocuk sahibi olmuşlara rahat yüzü vermeyen birkaç cin’den kadın var.
Bunlardan biri Albastı Hatun idi. Albastı Hatun, bir lohusaya dadanırsa, kadının başına gelenlere “lohusa humması” da deniyor. Bu sebepten bu kadınların başlarına kırmızı kurdele, ya da üzerlerine kırmızı bir kıyafet ya da aksesuar iliştiriliyor, zira al rengini görünce korkar kaçarmış. Bu yazıyı yazmadan evvel Albastı’nın Kazak mitolojisinde, ya çok çirkin, ya da çok güzel bir kadın olarak tasvir edildiğini öğrendim. En sevdiği şey de atların yelelerini örmekmiş!
Bir de Rüküş Hanım var. Boratav’a göre bu İstanbul yöresine özgü, yine lohusalara dadanan bir cin kadın. Onun da zamanında çocuğu olmamış. Yalnız neden bilinmez Anadolu’da değil de, daha “seçkin” bir ortamda yaşıyor. Bu seçkinciliğin altında İstanbul’da yaşayanların, kendilerine musallat olacak cinin Anadolu’dan gelmesini istememiş olmaları yatıyor olabilir. İstanbul konaklarında doğum yapanlara Albastı basmasın tercihen. Hem basmak da nedir allasen? Rüküş Hanım, bir hanımefendi olduğundan nerede nasıl davranacağını daha bir bilebilir.
Başka da cinden kadınları topluyorum. Ne çok varlar bir bilseniz.
Bu yazı ilk olarak Ne Güzel Şeyler‘de yayınlanmıştı.