Rihanna’nın kozmetik ve iç çamaşırı markası Savage X Fenty’nin yeni koleksiyonu geçtiğimiz hafta paylaşılır paylaşılmaz pop kültür ortasına çiçek gibi düşmüştü. Büyük, küçük her beden tipinden, her renkten ve cinsiyet kimliğinden insan için tasarlanmış ve bizzat bu insanların üzerinde lanse edilen gerçekten gözalıcı bir koleksiyondu bu. Rihanna zaten kendisini çocuksulaştırmaya çalışan, onu erkek arkadaşlarına, özel ilişkilerine indirgemeye yeltenen basına karşı uzlaşmaz tavrı, ondan beklenmeyen ve ona ‘yakıştırılmayan’ manevralarla parlattığı müzik kariyeriyle çoğu müzik sever için bir ‘kraliçe’ rol model, feminist ikon. Markası Fenty’de de en başından beri beden ve ırksal açıdan kapsayıcı bir yolda ilerlemiş ve anaakım tarafından hor görülen bütün kimlikleri kucaklayan bir imaj sergilemişti. Yeni koleksiyon farklı beden tiplerinde erkekleri de ilk kez dahil etmesi ve trans oyuncu Indya Moore, müzisyen Lizzo gibi isimlerin yanında magazin basınının harcayıp çöpe attığı Paris Hilton ve kardeşi Nicky Hilton’a da model kadrosunda yer vermesiyle gerçekten queer, etkileyici ve heyecan verici görünüyordu. Vogue, New York Times, Vanity Fair gibi büyük yayınlar koleksiyonu da lansman şovunu da yere göğe sığdıramadılar. İnternetin dört bir yanında Fenty’nin ne kadar ilerici, çağın ruhunu taşıyan, hedef kitlesine saygı gösteren ve her türlü garipliği, anormatifliği, ucubelikleri yücelten queer feminist bir kreasyon olduğu hakkında çarşaf çarşaf yazılar yazıldı bakılmaya doyulmayan muhteşem fotoğraflarla paylaşıldı.
Ama bahsi geçen hiçbir yayın, iki gündür Twitter’da hararetle tartışılan bir detaya değinmedi. Defilenin zirve yaptığı bir bölümde çalınan ‘Doom’ isimli bir şarkıda peygamberin hadislerinden parçalar kullanılmıştı. Özellikle Müslüman kadınlardan oluşan kalabalık bir grup, müzisyenin düşüncesizliğini eleştirdi ve kapsayıcı olmak için bu kadar ‘özenle’ çabalamış bir işin böylesine önemli bir detayı görmemiş olması karşısında hayal kırıklıklarını ifade ederek Rihanna ve Fenty’yi ‘cultural appropriation’ (kültürel hırsızlık) yapmakla suçladı.
Şarkının prodüktörü Coucou Chloé, defile ilk paylaşıldığında parçayı 2016 yılında yaptığını ve sözlerin ne dediğini bilmediğini zaten söylemişti. Bu noktada bir parantez açıp başta özellikle 2010’ların ikinci yarısından sonra, Batı ülkelerine Orta Doğu’dan göçün yoğunlaşmasıyla elektronik müzik olmak üzere Batılı sanatçılar çeşitlilik (diversity) şemsiyesi altında Orta Doğu kültürünün temellüğünde acayip bir artış olduğunun altını çizmek gerek. MIA’in Bad Girls klibiyle başlayan, Vice’ın magazin-gazeteciliğiyle tavan yapan ve başta İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan Orta Doğu göçmeni müzisyenlerin isimlerinin duyulmasıyla iyice fetiş kıvamına gelen bir akım bu. Albüm kapaklarında Arapça alfabe kullanmak, Orta Doğu müziklerinden sample’lar almak vs çok ‘trendy’. O yüzden pazarlama nişanını ‘çeşitlilik’ olarak belirlemiş bir şirketin bu şarkının sözlerinde ne dediğini soruşturmadan kendi imajını desteklemek adına salt estetik destek olarak kullanmış olması kuvvetle muhtemel.
Peki neden? Woke ve kapsayıcılık kültüründen nemalanan, bütün marka imajını bunun üzerine inşa eden Fenty, neden şarkıdaki Arapça sözlerin ne demek olduğunu soruşturmadı? Prodüktör Coucou Chloé neden şarkısını bestelerken sözlerin ne dediğini merak etmedi? Coucou Chloé, gelen tepkiler üzerine Twitter hesabından bir açıklama yayınlayıp, özensizliği için özür diledi ancak soru baki: Fenty’nin bu şarkıyı defilesinde kullanmaya karar verdiği zaman neden bir dönüp, ‘acaba burada ne diyor’ diye kontrol etmedi? Neden bunu yapmaya bütün ekipten kimse gerek duymadı? Şöyle de sorulabilir: Defilede neden özellikle bu şarkı kullanıldı? Kapsanacaklar listesinde Orta Doğu şıkkının da üzeri çizilip geçilsin diye mi?
Bu noktada Fenty’nin temelde kazanacağı paraya kilitlenmiş bir ‘şirket’ olduğu gerçeğinin yanında, tasarımları ya da şovu hazırlarken çok çalıştıklarına, harika bir iş yaptıklarını düşünüp çok heyecanlandıklarına şüphe olmayan ekibin de tarihine ve düşünce dünyasına gömülü bir önyargıdan bahsetmeden geçmek mümkün değil. Orta Doğu’nun salt estetik bir bütüne indirgenmiş, Batılı gözlerle ‘güçlendirilmiş’ kucaklanışı yetmez. Kendisi de dezavantajlı bir tarihe sahip bile olsa, hiçbir grup başka bir dezavantajlı grubu onlara danışmadan, onlara ses vermeden, onları dinlemeden temsil edemez. Müslüman kadınlar vardır ve kimse onları bir imaj güçlendirici unsur olarak kullanıp sorularına cevap vermeden, kendi kendine teslim ettiği ‘çeşitlilik’ nişanını gururla sırtlayıp gidemez.
Angela Davis, ‘çeşitlilik artık kurumsal bir strateji haline geldi’ diyerek çeşitlilik kavramına politik bir eleştiri getirmişti. Her türlü kimliği bünyesine katarak güncel politik doğrucu hareketlerden gelecek muhtemel eleştirileri savuşturan kurumların bu renkli cephe arkasında sürdürdükleri sömürüleri, pekiştirdikleri önyargıları, katılaştırmaya devam ettikleri belirli bir tip bakış açılarını görmezden gelmememiz gerektiğine dair bir uyarı bu. Woke siyasetin çeşitlilik talebinin şirketlerin, kurumların cephesini değiştirdiği doğru ve bu çoğu zaman iş dünyasında kendine yer bulamayan birçok dezavantajlı grup adına çok çok olumlu bir gelişme. Ancak iş burada bitmiyor, tersine bu noktada başlıyor çünkü önemli olan sırf eşitlik değil, adalet de; ve adalet çetrefilli bir konu, üzerine konuşmayı, tartışmayı, susmayı, dinlemeyi de içeriyor. Kesişimsel feminizm üzerine düşünmek için yine güzel bir gün.
Not: Bu yazı yazıldıktan iki gün sonra Rihanna, Savage x Fenty’nin Instagram hesabından paylaştığı bir açıklamayla Müslüman camiadan özür diledi.