“Kadın konulu” sosyal sorumluluk projelerinin beklediği teşekkürü onlara vermeyi reddediyorum.
“Bir kere siz arkaya geçmeyecektiniz.” O cümleden sonraki hiçbir cümleyi dinlemiyorum. Arka dörtlü koltuğa geçmişse muavinin yanına geçmiş gibi olur, doğru olmaz gibi bir cevaptan bahsediyor annem.
Didem Madak sempozyumu 11-12 Aralık’ta Ege Üniversitesi’nde.
Giyim şeklim çalışmak istediğim yayınevinin profiline uymadı ama buna kızamadım çünkü amcam işyerine eleman alırken çalışanının başörtülü olması şartını koyuyor. 8 Martta beni “başörtülü bacı” yaparak elini güçlendirmeye çalışan kadına gücenemedim çünkü eskiden camiye girip namaz kılmadan önce uzun etek+başörtü giyen mini etekli bir kadın görünce nasıl şaşırdığımı ve sevindiğimi hatırladım.
Burada alıntı yok çünkü bu yazı korumalı.
Peki kadın arkeologların fıtratında ne var?
Aydınlık Türkiye’nin evlatları olarak; alaturka müzikten uzak durulması gerektiğini biliyorduk fakat, vaktiyle cazın da zehirleyici bir illet olarak görüldüğünden bihaberdik.
Şehir hatlarının kendi sitesinde yayınlanan bu görselde bile tekerlekli sandalyeyle vapura binilemiyordu.
Kadın avukatların, savcıların, hâkimlerin, tüm kadın yargı çalışanlarının mesleki sorunları da akla gelir de I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi tertip edilip kadınlar için “Adalet mi, eşitlik mi?” konuşulacağı aklınıza gelir mi?
İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddet ve hane içi şiddetin önlenmesi konusunda kapsamlı, çok açıdan ele alınan, bütüncül bir yaklaşım öngörüyor. Sözleşme’nin öncü yönlerinden biri de, metinde LGBTQI bireylere yönelik ayrımcılıktan doğrudan ve net bir biçimde söz etmesi.