Edebiyatta şişmanlık, karakterlerde ısrarla nahoş bir özellik olarak yer aldı bugüne kadar. Romancılar şişman karakterleri işleseler bile bu insanlar birinin saç renginin siyah olabilmesi gibi şöylece şişman olamıyorlar.
“Çok tanıdık bu. Neredeyse sesini duyacak gibiyim: “Kitap mı okuyorsun, ne okuyorsun? Saçların da ne güzelmiş, telefonunu alabilir miyim” 19. yüzyıldan beri değişmeyen taciz meselesi.
David Foster Wallace takıntısı ve The Decemberists klibi
Bu haftanın Arzu Tramvayı Çiğdem’den, bize Dick Dale ve müziğini kendi sözleriyle anlatsın:
Bir günlük biçiminde kaleme alınan, hatta ilk basan yayınevinin iddiasına göre tümüyle gerçek bir günlüğe dayanan Eine Frau in Berlin 20 Nisan – 22 Haziran 1945 tarihleri arasında Berlin’de bulunan yazarın ve çevresindeki Alman kadınların başına gelenleri konu ediyor.
Bu müzik sizin hayal ettiğiniz müzik mi? Yoksa tek başınıza olsanız çok başka bir şey mi yaparsınız?
“Tabu olan her şeyi yapmak istedik. Hayvanlarla cinsel ilişki, uyuşturucu enjeksiyonu, kadınları tamamıyla aşağılayıcı olan her şey. Çünkü üçümüz de evli barklı adamlarız.“
nasıl bir çakallık yapmıştım da buralarda muhtemelen üç katı fiyat isteyecekleri dandirik bir telefona berlinlerde birkaç döner parası vermiş ve utanmazca o telefonu yurt sınırlarından içeri sokmuştum?
Yazar Michael Cunningham romanı Saatler üzerinden annesini, Virginia Woolf’u ve imkansız hayalleri anlatıyor…
Kulübümüz bu hafta Kaliforniya’da cool’luk peşinde