Ne aile bireyi ya da akrabaydı ne de anne ya da eş
Görüntünün, hareketin, jestlerin, sesin ya da bir cümlenin çeşitlemeleri, yeniden üretim ihtimali ve üretim şekilleri bana ilham veriyor
İsmin zihnime dönemin sinema sektörünün, gazetelerinin ve dergilerinin sana uygun gördüğü “şuh kadın”, “Yeşilçam’ın çıplak güzeli”, “seksi oyuncu” hitaplarıyla yer etmişti ama yüzünü kolaylıkla gözümde canlandıramıyordum.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyetine müzik tarihinde 3 bestekar kadın: Leyla Saz Hanımefendi, Yüksel Koptagel ve Nazife Aral Güran.
Lingui’nin karakterleriyle kurduğu bağ onların hikâyelerini ince bir hassasiyetle dinleyişinde temelleniyor.
İnsan Helander’in fotoğraflarına şöyle bir göz attı mı, fotoğrafçının kaydını tuttuğu kadınlarla içten bağlar kurmaktan başka bir şeyle ilgilenmediğini hisseder.
Sanatçı kadınların büyük mücadelelerle ortaya koydukları eserlerinin korunması, saklanması ve görünür olmaya devam edebilmesi nasıl bir mücadele gerektiriyor?
Resmi bir iletişim ve mücadele alanına dönüştürmek, aynı zamanda deneyimlerimin ötesinde farkındalıklarımla ilişki içerisinde olmak istiyorum.
Ladik’in sanatı, sesi ve bedeni kişisel ile politik olanın kesiştiği ve üst üste bindiği bir hazne olarak sunuyor.
Bir kez kaçmadan, kaçmanın gücünü hissetmeden eve tekrar tekrar yakalanışını da fark edemiyor insan.