Metalle uğraşan bir kadın olarak şunu çok duyuyorum: “Bu erkek işi değil mi, bir kadına göre çok iyi yapmışsın, erkek gücü ister.” “Hayır, bu tam da kadın gücü ister,” diyorum. Karşı taraf aslında iltifat ettiğini sanıyor ama fark etmeden ötekileştiriyor.
Her şeyin temelinde, Yermekân’ın hem kendi üretimlerimize hem de yeni paylaşımlara ilham olması fikri var.
Amacı dinlediği deneyimleri bir sanat eserine dönüştürmekten ziyade bu hikâyeleri unutmanın boşluğundan çekip çıkarmak ve görünür hale getirmek
Yaptığım şey edebiyata, edebiyat metinlerine kulak vererek çalışmanın yöntemini şekillendirmek oldu. Kadınların hikâyelerinin bana bir yol çizmesini istedim.
İşlerimin önemli bir kısmı kendime sanatçı demeye yeltenememekten, zihnimde “resmî” sanat olarak kurduğum şeyin dışında ifadeler aramaktan ileri geliyor.
Hayatlarına sahip çıkmak için kocalarını öldürmek zorunda kalmış Aylin ve Havva’nın hikayelerinin izini süren filmi MUBI’de izleyebilirsiniz!
A significant part of my work stems from not daring to call myself one and looking for expressions outside of what I imagined was “official” art.
Ermenice bilmeyen seyircilerin çevirmenin yaptığı çeviriye güvenmek dışında başka bir şansı yok, aynı fotoğrafçı gibi.
Geçmişle hesaplaşmanın, gelecekle yüzleşmenin utangaç, korkak, yalnız ve tedirgin bir ruhta gövdelendiği yer, Janet Frame’in edebi derinliğinin de, hayal gücünün de kaynağıdır.
Modern çağda da kadınların deneyim hafızası erkeklerin kadınlara dair üretip durdukları bilgiler ve telkinlerle mi oluşacak?