“Celan’ın ‘Senin de yaran, Rosa’ dizesi başkalarının yarasına bakabilmeye dair bir önerme olduğu kadar izleyiciye de kendi yaraları hakkında bir hatırlatma.”
“Ben sanatın illa sahiplenmesi gerekmediğini düşünüyorum. Bana kalırsa sanat ödünç alır. Bu nedenle çoğulcudur, çokseslidir.”
“Benim işlerim, görebilmek için hafifçe ona doğru eğilmeyi ve yaklaşmayı gerektiriyor ki bence her canlı ve dünya o ilgili ve meraklı bakışı hak ediyor.”
“Kolektif olarak çalışmak konum ve bakış açısı bakımından her zaman bir tür çoğulluk yaratıyor. Toplumumuzun farklılık ve çoğullukla yaşama konusunda sahiden zorlandığına inanıyorum.”
“Acting as a group always creates a multitude of positions and viewpoints. And I believe that the real challenge of our society is how to live with such heterogeneity and plurality.”
Deli gibi çamaşır yıkıyor, temizlik yapıyor, yemek pişiriyorum, sürekli yeniliyor, destekliyor, muhafaza ediyorum… Ayrıca (bunlardan bağımsız olarak bir de) Sanat “yapıyorum.”
“Haftanın bir yarısı anne, diğer yarısı da sanatçıydım. Ama sonra düşündüm ki bunları düşünmek çok saçma, ben başlıbaşına buyum işte.”
Karşılıklı olarak dönüştürücü, besleyici, bazen korkutucu olsa da Ayvalık’ın gri alan’ın gelişiminde çok büyük bir yeri olduğunu düşünüyorum
Her şeyin ötesinde önümüzde artık dijital bir dünya ve duygularını deneyimler üzerinden yaşamak isteyen bir seyirci var. Seyirci değişirken işlerimizin üretim ve dağıtım metodunun yerinde sayması kulağa ikna edici gelmiyor.
Oyun süresince oyuncular, sanatsal üretim süreçleri boyunca karşılaşabilecekleri etik ikilemlerle ilgili sorular üzerine düşünüyorlar.