Bütün katillerin iyi olduğu bir toplumda kötü nedir ya da kim olabilir?
Franciszka, en çok, karmaşık imgeler yaratma ve yalnızca birkaç çizgi aracılığıyla hikâyeler anlatmadaki becerisiyle hatırlanır.
En muhabbetli ailelerin bile geçmişinde saklı kurucu sırlar olması ile, ailenin, genç kuşakları da kendine benzeten bir kriminal kuruma dönüştürülmesi, aile ile devlet arasındaki aynılığa işaret ediyor.
Erkin sınırlarını sürekli genişletmesi gerektiğinin mesajını veren siyasal, toplumsal ve devlet söyleminde bu “normallikte” şaşılacak pek az şey vardır.
“Halk denen bu gözsüz canavarın, kaptansız vapurun, tanıksız hikâyenin, babasız kızın birbirleriyle tam anlamıyla örtüşmeksizin, hatta belki bu sayede gittikçe boyutlanan anlamlara geldiğini, gelebildiğini düşündüm.”
Sinemacının gerçek etkisi kelimelerle değil, görüntülerle ölçülür.
Bir tanık yoksa bile şeylerin tarihinin yazılabileceğini ima eden bir ses yükseliyordu Leyla Erbil’in metninden.
“Karanlıktaki ışığı kaybetmemekle ilgili.”
Kocaeli Cezaevi’ndeki Gultan Kışanak’a, bir “bulut kaçıran” olması dileğiyle…
Hayatları ve nesneleri unutulmaktan kurtaran fotoğrafçı seyirciden basitçe görüntülere bakmasını değil, sorunu fark etmesi ve anlamasını bekliyordu.