Dostluk ilişkisi, erkekler arasındaki homososyal bağların taşıdığı, homososyalden homosensüele uzanan ve eşcinselliğe uzanması ihtimalinin tedirginlikleri ile örülü gizli gerilimleri ortaya çıkarır.
Hafıza ve hayallerimiz arasına bir ip gerer Emine Sevgi Özdamar.
Valadon’un eserleri kadın arzusu ve kendi bedenini deneyimleme gibi günümüzde de hâlâ tartışılan temaları ele alması bakımından çığır açıcıdır.
“Fantom erkeklik kavramını, kaybedilen uzuvların ağrımasını nitelendiren fantom ağrı fenomeni gibi, yitirilen erkeklik iktidarının yarattığı anksiyeteyi tanımlamak için öneriyorum.”
Hâlâ Cha’nın özlemini çektiği, ataerkiden, emperyalizmden ve yıkımdan uzak bir dünya için mücadele veriyoruz. Cha’nın işlerine dönmek başka türlü hayal kurabilmeyi hatırlamak da demek.
Kadınlar için kent hakkı, korkuya rağmen korkmadan mücadele etmek olabilir mi?
İki kadının ortak hafızası kadınların ortak hafızasına ve karanlık hayatletlerin o hafızadan ve o gerçeklikten arındırılmasına doğru biçimleniyor.
Kendi yazma deneyimimde de, bana ilham veren, yoldaşım olan kadınlarla birlikte yazı yazma deneyimlerimde de seyir deneyiminin kendisini tüm heyecanı ve kırılganlığıyla birlikte yazıya dahil etmenin aslında yazıyı mümkün kılan asli şeylerden biri olduğunu öğrendim zamanla.
Sinema yazmaya devam edebilmemi sağlayan şeyin öncelikle birlikte düşündüğüm, birlikte konuştuğum, yazdığım, ilham aldığım kadınlar (ve elbette kendini mevcut erkek dilden sıyırmak için çaba sarf eden erkek yoldaşlar), onların dili, onlarla kurduğumuz dil olduğunu söylemem gerek.
Cuma fragmanları vesilesiyle, sinema yazmaya başlama deneyimim üzerine düşünürken galiba ilk kez net bir şekilde bu süreç kafamda kadınlar ve erkekler üzerinden kuruluyor ve çokça anlattığım tüm bu anekdotları ve izlenimleri ilk defa bu gözle görüyorum.