30 Nisan 2023’te Havle Kadın Derneği tarafından gerçekleştirilen “Kadınların Masası: Dindar Kadınlar Siyasetten Ne Bekliyor?” etkinliği, hakkında çokça konuşulan ancak bir türlü söz sırası kendisine gelemeyen dindar kadınlar için 14 Mayıs seçimlerinin öncesinde bir alan açma denemesiydi.
Kutsal mekân ritüel, beden, toplumsal cinsiyet, sınıf politikaları çerçevesinde temellük ve dışlama stratejileriyle üretilir. Kutsal bir mekân sadece keşfedilmez, kurulmaz veya inşa edilmez; belirli çıkarları olan kişilerce sahiplenilir ve işletilir.
Yıllar önce seçim vaatleri çarşaf çarşaf yayınlanırken yalnızca “Aile politikaları” başlıklarında kendilerine yer bulabilen kadınların bugün somut çözümler içeren ve muhatap alan politikalar arasında seçim yapabilme imkânı bulması Türkiye’deki kadın hareketinin etkisinin bir meyvesidir.
Sonunda bizi on yıllardır dava açmaya zorlayan, kimlik bilgilerimizi değiştirmek için süründüren adaletsiz düzenin değişiminin eşiğindeyiz. Bu karar; feminist mücadelenin, her zorluğa rağmen pes etmeyen kadınların direnişinin eseri.
“İkinci dönemde kadın mücadelesinin bir neferi olarak daha fazla çalışacağım ve şimdiden söz veriyorum ki bütün kadın eylemlerinde, tüm 8 Mart ve 25 Kasımlarda en önlerde olacağım!”
22 Şubat 2022 tarihinde Antep’te yaşayan LGBTİ+ öznelerin biraraya gelerek oluşturduğu bir topluluk olan Antep Queer LGBTİ+ Dayanışması ve Topluluğu’ndan Yusuf Gülsevgi ile söyleşi.
Azerbaycanlı kuir seks işçileri bir yandan kolluk kuvvetlerinin sistematik ayrımcılığına maruz kalırken, diğer yandan daha geniş kuir topluluğunda da kabul görme mücadelesi veriyor.
Anne sevilen, güven veren bir nesne olduğu kadar, ilgisiyle bizi yiyip yutma tehlikesi taşıyan, yokluğuyla bizi tarumar edebilecek olması itibariyle aynı zamanda nefret edilendir de.
2018 yılında yine seçim öncesi açıklanan vaatlere baktığımızda, AKP’nin “Ev kadınları ve çalışan annelere erken emeklilik düzenlemeleri yapıyoruz” diyerek yıllardır haklarının teslim edilmesini bekleyen kadınların ağızlarına bir parmak bal çaldığını ama iktidarının devam ettiği yıllarda bu konuda yine hiçbir şey yapmadığını görüyoruz.
Ailenin dayanıklılığı, çocukların psikolojik bakımı “kahramanlık” görevine çağrılan annenin üzerine yıkılırken, bir yandan da bu kahramanlık doğallaştırılarak kadının tüm emeği yok sayılıyor. Ona biçilen rol görünmez kahramanlık…