Yıllardır süregelen düzene bir darbe niteliğindeki söylemlerimizle, “Dönmeyiz, Buradayız” diyerek 18 Haziran Translarla Eşitlik Günü’nde sokaklara çıkıyoruz.
Devletin nasıl ki nefret suçunu cezasız bırakmamak gibi bir pozitif yükümlülüğü varsa, nefret söyleminin kamusallaşmasını engellemek gibi bir negatif yükümlülüğü de var.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CultureCIVIC Kültür Sanat Destek Programı’nın desteğiyle hayata geçen Yazarak Kuirleştirmek adlı atölye ve konuşma programı Mayıs-Eylül ayları arasında çevrimiçi olarak devam edecek. 31 Mayıs’ta başlayan program kültür ve sanat nesnelerini, otoriter kurum ve bireylerce onlara dayatılan ayrımcı anlatılardan özgürleştirmeyi hedefliyor.
İklim krizinin dünya çapında yerinden ettiği insanların %80’ini şimdiden kadınlar oluşturuyor. İklim adaleti evrensel bir feminist meseledir.
Ama gündelik hayat her zaman ulus devlet politikalarının gerektirdiği gibi akmaz mabetlerde. Özgürlüğün tekrar keşfedildiği ve hissedildiği sıradan kararlarla, politik-bürokratik yapının önemsiz görerek açıkta bıraktığı çatlaklardan sızarak, çatlakları genişleterek resmi kutsalı ihlal eder insanlar.
Sonuç ne olursa olsun aşırı sağın yükseldiği bir toplumda; HÜDA PAR’a ve Cumhur İttifakı’na katılma şartı 6284’ün yürürlükten kaldırılması olan Yeniden Refah Partisi’ne karşı en çok Kürtler, kadın ve LGBTİ+’lar, mülteciler ve hayvanlar için mücadeleye sıkı sıkıya sarılmamız ve bu kuşatmayı dağıtmamız gerekiyor.
Elinizi çabuk tutmanızı ve işleri! yoluna koymanızı öneren doktor size ne demek istiyor olabilir? Bir an evvel legal bir birliktelik yaşamanızı ve anne olmak isteyip istememenizden bağımsız olarak popülasyona katkı sağlamak için hamile kalmanızı ve bu vesileyle anne olup “kutsal ve makul” bir kadın mertebesine erişmenizi salık vermek değil mi bu?
Afet programlarında çalışan kişilerin toplumsal cinsiyet ve cinsel çeşitlilik hakkında bilgilendirilmesi, farkındalık düzeyinin artırılması elzem.
Bir döviz asmıştık, “Yaşamın kırıntılarını değil, kendisini istiyoruz” diye Kadın Savunma Ağı’nda. Bunu birlikte yapacağız, ilk adım bu. İktidarın baskılarının ötesinde halkın kurduğu dayanışmanın ve direnişin çok daha güçlü olduğunu bize yeniden hatırlatan bir deneyim oldu bu. Tam olarak buradan yeşeren bir umut var.
Son yirmi yılda yapılan, restore edilen ve dönüştürülen camilerdeki mekânsal düzenlemeler, insanların dinlenebilmesine veya birlikte vakit geçirebilmesine olanak sağlamıyor. Bilinçsizlikten ya da liyakatsizlikten yapılmıyor bu; planlı ve sistemli.