Depremin yalnız insanlar için değil tüm canlılar için yıkıcı etkilerini ve sonrasını Dört Ayaklı Şehir: Kent, Doğa, Hayvan Çalışmaları Derneği’nden Mine Yıldırım ile konuşuyoruz.
“Bu çocuk aç, doymamış” lafının bendeki yansıması: ben yetersiz bir anneyim, benim sütüm yetmiyor, ben bu çocuğu doyuramıyorum, benim tek görevim bu çocuğu doyurup, susmasını sağlamak. Peki bir bebek sadece açken mi ağlar? Bir bebeğin babası ne yapar?
Duygusal zekâ, neoliberalizmin ahlakçı ideolojisine derinden borçlu bir kişisel gelişim doktrinidir. […] Çoğu hizmet işi makinelerle daha verimli kılınamayacağından, duygusal emeğin üretkenliği ancak çalışanların hem başkalarına hem de kendilerine karşı daha ikna edici duygu gösterimleri geliştirmeleri teşvik edilerek artırılabilir.
Peki aradan yüz yıl geçmesine ve o günden bugüne psikoloji, çocuk gelişimi, iletişim gibi alanlarda kaydedilen tüm gelişmelere rağmen çocuklar okullarda neden hâlâ resmi ideolojinin taşıyıcısı birer nesne gibi görülmeye devam ediyor?
Bizler Tours, Nantes, Montpellier, Rouen, Marseille, Grenoble, Bordeaux, Saint-Denis, Montreuil ve Paris’teki LGBTİ+ ve feminist militanlarız, örgütleriz. Gazze’de devam eden katliamı ve Filistin halkını destekleme hakkına yönelik saldırıyı kınıyoruz!
Ernaux’yu okurken elle tutulur bir aile albümümüz olmadığı için kaybettiğimiz görüntüler daha fazla mı acaba diye düşünüyorum.
Tarımda kullanılan zehirlerin, neden kadınları daha çok etkilediğini, yayımladıkları “Pestisit Atlası” bağlamında, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Program Koordinatörü Yonca Verdioğlu ile konuştuk.
Transların ve deneyimlerinin patolojikleştirilip kriminalize edilmesinde de sözde bir “normal”in ve “doğal”ın yaratımı ve onlara yapılan referanslar önemliydi. Ve bu “normal”i doğumda atanan cinsiyetle kendi cinsiyet kimliği örtüşen cis gender deneyimler temsil ediyordu.
Devletin ve sermayenin izni ve teşvikiyle yıllarca TV’den canlı yayınlanan, bu iznin çizdiği çerçeve ile toplumun basitçe “salak salak işler” diye küçümsemesi sağlanan, ünlülerin ve siyasi figürlerin desteğiyle rahat rahat istediği yerde top koşturabilen bir örgütün yaptıklarını iktidarsız bir gizli geyin kan donduran intikam hikâyesine indirmeye yelteniyor.
Geçtiğimiz aylarda çıkan Gönüllü Çocuksuzluk kitabı, bilinçli bir şekilde ebeveyn olmama tercihini derinlemesine ele alarak önemli politik ve toplumsal sorular soruyor.