Adil olmayan, eşit olmayan herhangi bir şeye bir dakika için bile olsa tahammülü yok Asena’nın. Yazısı da bu sürekli hareket içinde akıyor.
‘Transların ve geylerin belli bir fiziksel görünümü vardır ve kadınlara bu dayatılıyor’ gibi esansiyelist bişey diyemeyeceksem vicdanım rahat ederek, gene de sormak istiyorum o zaman dürüstçe: yüksek modada niye meme yok?
Özge Samancı’nın çizgi romanı 12 Eylül’den hemen sonra yetişen bir kuşağın sesi gibi.
Baban kapıda telefonuna bakarken ben her şeyi tek başıma yaparım çünkü bu tuvalet bunu istiyor.
Kasetlere tutkun Mehmet Koçoğlu’nun portresi.
Yeni bir süperkahramanımız var: Jessica Jones. Bu pelerinsiz, maskesiz kadın kahraman doğaüstü bir kuvvete sahip olmasına ve metrelerce yükseğe zıplayabilmesine karşın, diğer süperkahramanlardan çok daha tanıdık, çok daha özdeşleşilebilir.
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Brooklyn’deki bu mezarlığa da bunun için gelmiştim zaten; kendi ülkemden bildiğim bu gelenek Amerika’ya kadar gelmiş mi diye gözümle görmek için. Gelmiş.
Madem öyle, Türk erkeğinin kaynağına gidelim.
Çok sayıda Yeşilçam yapımında tüm hor görmelere, tehditlere, müdahalelere rağmen oyunlarına devam etme kararlılığındaki çocuklar nereye gittiler?