Böyle bir tepkiden sonra ben de diğer birçok kadın gibi düşündüm: Cinsel istismar kendi sorunumdu, çok büyük ihtimalle ben uydurmuştum ve bunu dile getirmek başlı başına bir hataydı.
Herhangi bir açıdan norm dışıysak, itaatsizsek, bazılarının ahlakına uymuyorsak, yalnız yaşıyorsak, doğayı korumaya çalışıyorsak, birbirimizi destekliyorsak, suçluya suçlu diyerek huzur bozuyorsak bu tarihsel süreci unutmayalım.
Stenografi tarihinde metin düzenleme, silme ve kopyala-yapıştır gibi faaliyetler ilk kez onun sayesinde mümkün olmuştu.
İlk zamanlar aramızda tutkulu bir ilişki vardı, sonra yavaş yavaş birbirimizden soğuduk.
Eminim, son kararım.
“Bazen görünmeyeni dile getirmektense, çizmek daha iyidir!”
Berlin’e yerleşen herkes Berghain’ın karanlık odalarında sabahı ederken, izolasyonu yapılmamış bir evde üşüyerek kısır yiyen bir ben olamazdım ya?
“Uygar” ülkelerin gezi rehberlerinde hala yer alan hayvanat bahçeleri müşteri kaybetmiyor.
Fransızcanın cinsiyetsizleştirilmesi mümkün mü? Peki bu toplumdaki cinsiyetçiliğe deva olur mu?
Bir bakış, bir tartaklama, güvenliğin onlara doğru koşması…