Spor Tahkim Mahkemesi, Caster Semenya'nın yarışmaya devam etmek istemesi halinde, testosteron seviyesini düşürmek üzere ilaç alması gerektiğine hükmetti.

KÜLTÜR

Michael Phelps’i Genetik Farklılıkları için Kutladık, Caster Semenya’yı Neden Cezalandırıyoruz?

Atletizm ve koşu dünyası, kadın ve erkek kategorilerinin bütünlüğünü korumak adına canhıraş savaşmaya devam ediyor. Buna dair süren tartışmalar ve yasamaların gösterdiği şey, bu kategorilerin ne kadar da zorlama olduğu ve sürekli çeşitli otoriteler tarafından denetlenmesi ve sınırlarının sürekli yeniden şekillendirilmesi gerektiği. Çünkü sınırları her zaman ihlal ediliyor.

 

Caster Semenya, kadınlar kategorisinde yarışan, kadın beyanı olan bir atlet. 2 kere Olimpiyat, 3 kere de Dünya Şampiyonu olmuş Semenya’nın “cinsiyetinin ne olduğu” tartışması yıllardır atletik başarılarının önüne geçiyor. Cinsiyeti hakkındaki ısrarlı tartışmalar 2009’da Berlin Dünya Atletizm Şampiyonası’nda 800 metrede birinci olduktan sonra başlamıştı. Bunun üzerine çeşitli testlere tabii tutulmuş, testosteron seviyesini düşürmesiyle koşulardaki hızı da düşmüştü. 2016 yılında kadınlar 800 metrede Olimpiyat şampiyonu olduktan sonra hakkındaki cinsiyet tartışması yine alevlendi.


Uluslararası Atletizm Federasyonu bunun üzerine bir karar alarak “400 metreden uzun yarışlarda testosteron hormonu yüksek olan kadınlar ya erkekler kategorisinde yarışacak ya da hormon seviyesini düşürme adına ilaç kullanacak” açıklamasını yaptı. Yani Semenya, kendi kategorisi olan 800 metrede yarışmak için ilaç kullanarak hormon seviyesini düşürmek zorunda. Bütün bunlar, “kadın atletizminin bütünlüğünü korumak” adına yapılıyor.  
Bu sırada erkekler kategorisinde, insan denilen şeyin sınırlarını zorlayan, farklı fiziksel ve biyolojik özellikler kutsanmaya, bu kategoride yarışanların doğaüstü süper kahramanlara dönüşmesi şaşkınlık ve hayranlık ile karşılanmaya devam ediyor.


Kadın kategorisindekilerden asla doğa-üstü olmamaları, doğala, doğal kromozomlara, doğal hormon seviyelerine, doğal görünüşlere vb sahip olmaları için atletik başarılarından vazgeçmeleri isteniyor. Adeta belli bir doğallık tanımına, Semenya’nın olayında belli bir testosteron seviyesine endeksli bir doğallık tanımına, hapsediliyorlar. Bu doğallık parametrelerine inat, Semenya kendini ve doğallığı şöyle tanımlıyor: “Sadece doğal bir şekilde, doğduğumda nasılsa o şekilde koşmak istiyorum. Bana değişmem gerektiğinin söylenmesi haksızlık. Ben Mokgadi Caster Semenya’yım. Bir kadınım ve hızlıyım.”

 

Monica Hesse’nin, Semenya üzerinden atletizm dünyasının doğallık, cinsiyet, hakkaniyet ve ayrımcılık konularındaki çelişkilerini anlattığı ve Washington Post’ta yayımlanan “We celebrated Michael Phelps’s genetic differences. Why punish Caster Semenya for hers?” başlıklı yazısının çevirisini yaptım.

 

 

Yaklaşık on senedir — Olimpiyat tarihçilerinin ileride belki de “Michael Phelps dönemi” diye adlandırabileceği süre zarfında– dünyaya gelmiş bu en harika yüzücüye bahşedilmiş eşsiz genetik özellikler hakkında yazılar okuyorum.

 

Phelps’in kol açıklığı oransız bir şekilde geniş, mesela. Ayak bilekleri çift eklemli olduğu için alışılmadık derecede bükülebiliyor. Neredeyse doğaüstü denilebilecek biçimde, Phelps görünüşe göre tipik bir sporcunun ürettiğinin yarısı kadar laktik asit üretiyor – ve laktik asit yorgunluğa neden olduğundan, Phelps bu sporda başarılı olmak için biyolojik olarak herkesten çok daha avantajlı.

 

Michael Phelps’e nasıl da harika bir mucize olarak muamele edildiğini düşündüğüm için bu örneklerin üzerinde duruyorum. Hiç kimse Phelps’i çift eklemli ayak bileklerine düzeltici ameliyat yapması için zorlamadı. Kimse laktik asit seviyelerini yükseltmek için ilaç almasına da karar vermedi.

 

Bu da bizi Caster Semenya’ya örneğine getiriyor.

 

Semenya, iki kez Olimpiyat şampiyonu olmuş, Güney Afrikalı, inanılmaz güçlü bir koşucu. Kendisi, ayrıca on yıl önce başlayan kariyerinin başından beri süregiden bir tartışmanın konusu. Semenya’nın interseks olduğuna inanılıyor. Ancak Semenya bu konu üzerine kamuya açık bir şekilde konuşmuyor. Semenya’nın vücudunun testosteronu çoğu kadına kıyasla daha yüksek düzeyde ürettiği iddia ediliyor. (2 Mayıs) Çarşamba günü, Spor Tahkim Mahkemesi (STM), Semenya’nın yarışmaya devam etmek istemesi halinde, testosteron seviyesini düşürmek üzere ilaç alması gerektiğine karar verdi.

 

Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği’nin (UAFB) önceki hükmünü onaylayan Spor Tahkim Mahkemesi (STM), bu kararın ayrımcılık ile eşdeğer olduğunu itiraf etti. Ancak, yaptığı açıklamada “bu ayrımcılığın UAFB’nin kadın atletizminin bütünlüğünü koruma amacına ulaşmak için gerekli, makul ve orantılı bir araç olduğunu” söyledi.

 

Öyleyse en temel noktaya gelelim. Caster Semenya’nın vücudunun sahip olması gereken “makul ve orantılı” testosteron miktarı ne demek? Neyse ki UAFB bizim için, bu detayı belirlemiş: “5 nmol / L.’nin altı”. Herhalde, anında Google’a bakan tek kişi ben değilimdir – “nmol” bir ölçüm birimi ve bir molün milyarda biri olan “nanomol”un kısaltmasıymış.

 

Şimdi, alınan bu karar hakkında tamamen doğru hisleriniz olduğunu düşünüyorsanız, sanırım size açıklayıcı bir sorum var:

 

Sizin kanınızda tam olarak kaç tane testosteron nanomolü var? STM kararı cinsiyetin bir şişe içinde bulunduğu ve ölçülebileceği fikrine dayanıyor.

 

Mahkeme, tam olarak iki cinsiyetin olduğu ve bunları birbirinden ayıran parlak bir çizginin olduğu düşüncesiyle hemfikir gibi görünüyor. Caster Semenya’da litrede 4.99 nanomol testosteron varsa, “kadın atletizminin bütünlüğü” korunacak, ancak 5.01 varsa korunamayacak.

 

Öyleyse, bir testosteron testi yaptırmaya zorlansanız, yaşamınız ve kimliğinizin tamamen doğru olduğuna, ölçümlerinizin çizginin doğru tarafında çıkacağı umuduyla bahse girer misiniz? Eğer öyle çıkmazsa, bu yeni verilere dayanarak kimliğinizi değiştirir misiniz – yoksa kişiliğinizin bir sayıdan fazla olduğunu mu iddia edersiniz? Kadınların çoğu böyle bir test yaptırmaya asla zorlanmadılar; çoğumuz böyle bir test yaptırmadan da kim olduğumuzu bildiğimizden gayet eminiz.

 

Hormonal farklılıklarla doğan sporcuların dünyaya iştirak etmesi nasıl sağlanmalıdır? Eğer normalden daha yüksek bir testosteron seviyesi, birinin belirli uğraşlarda başarılı olmasını sağlarsa, o zaman bu uğraşlardan uzak durmasını – yani sadece çok da iyi beceremediği şeyleri yapmasını mı dikte etmeliyiz?

 

Sorular çoğaldı. Kimin ne kadar koruma, ne kadar saygı hak ettiğine ve bunların nasıl taksim edilmesi gerektiğine karar verdiğimiz için bu sorular hepimizin ilgilendiriyor.

 

STM, kararı verirken, kadınları korumak adına, kötü seçenekler arasından en iyisini seçtiklerini söyledi. Ama bu pek de kadınları korumakla ilgiliymiş gibi görünmüyor. Bu bir kadın olmanın ne demek olduğuna dair belirli bir düşünceyi korumakla ilgili gibi görünüyor. Özellikle bazı kadınları korumakla ilgili, Caster Semenya’ ya benzeyenleri değil.

 

Atletizm alanındaki toplumsal cinsiyet deneyimlerinin çeşitliliği hakkında konuşurken, birçok farklı şeyden bahsediyor olabiliriz. Gelecek vadeden jimnastikçilerin birçoğunun genlerinin, boylarının 1,5 metreyi aşmasına neden olduğu için kariyerlerinin kısa kesilmesinden, basketbol oyuncusu olmak isteyen, fakat ergenliği, bir türlü gerçekleşmeyen ani bir büyümeyi bekleyerek geçiren yetenekli kadınlar hakkında konuşabiliriz.

 

Yarışma atletizmi hem büyük hem de küçücük biyolojik avantajlarla doludur: Kalçamdaki bir bozukluk nedeniyle olağanüstü şekilde kurbağalama yüzebiliyorum, bu yüzden çocukken yüzmede bir sürü derece aldım.

 

Semenya’nın 2009’da ilk kez yaptırmaya zorlandığı, adı orta çağı çağrıştıran “cinsiyet doğrulama testi”ni, detaylarının nasıl belirsiz olduğu ve böyle bir testin onur kırıcı olmaktan başka bir şey olamayacağı hakkında konuşmalıyız. O zamanlar, “varlığımın en mahrem ve özel detaylarının esassızca ve istilacı bir şekilde incelenmesine maruz kaldım” demişti.

 

Son 10 yıldır Caster Semenya’ya yönelik dilin nasıl şehvetli, mütecaviz ve ırkçı olduğundan bahsedebiliriz. UAFB genel sekreteri Pierre Weiss, 2011 yılında Semenya hakkında “kadın olduğu açık, ama belki yüzde 100 değil” dedi. Bunun nasıl açık olduğunu, ya da bunun kim için açık olduğunu, ya da Semenya’ya yüzde kaçlık bir kadınlık bahşettiğini ayrıntılı bir şekilde açıklamadı.

 

En önemlisi, kadın olmanın ne demek olduğu hakkında konuşabiliriz. Ve birinin kadın olmadığında ısrar etmenin ne demek olduğunu. Ve neden Michael Phelps mucizevi bir süper kahraman gibi muamele görürken, Caster Semenya’nın mutant muamelesi gördüğünü.

 

 

 

Ana görsel: Caster Semenya, 2017 Londra 800m koşusu. Fotoğraf: Mark-Shearman

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YÜrkünç MüskülerlikleRrr
Ürkünç MüskülerlikleRrr

Kadın vücut geliştiricilerin görüntüleri zurnayı zırtlatıyor. Onları görenler tepkisiz kalamıyor: ucube, yapay, ürkütücü, hormonlu, erkeksi, trans, abartı gibi kelimeleri bir aşağılama anlamı yükleyerek kullanıyor insanlar.

Bir de bunlar var

Bursa’da Zaman
Öfkeli Olmak Neşeli Olmaya Mani Mi?
Kızla Nişanlanan Kızın Davası

Pin It on Pinterest