Hala savaşın yaralarını sarmaya çalışan, işsizlik oranının yüzde 38.9 olduğu ve gençlerinin çoğunun ülkeyi terk etme planları yaptığı Bosna Hersek’te güzel şeyler de olmuyor değil. Ülkenin üçüncü büyük şehri olan Tuzla menşeli, ‘eşitliğe ve kaliteye inanan herkes için kuir tasarımlı kıyafetler’ mottosuyla yola çıkan TANKA da bu güzelliklerden biri. TANKA’nın 22 yaşındaki yaratıcısı Asja Kunto ile Saraybosna’da buluştuk. Kendini DIY heveslisi (do-it-yourself, kendi-başına-yap) olarak tanımlayan genç aktivist ile kadın ve LGBTIQ+ haklarına ilişkin sloganları çeşitli tasarımlar ve kıyafetlerle bir araya getirdiği TANKA’nın hikayesini, şimdilerde neler yaptığını ve gelecek projelerini konuştuk.
Hem adettendir, hem de TANKA’nın ve senin hikayenin bir hayli kesiştiğini düşündüğümden, ilk olarak kısaca kendinden bahsetmeni isteyeceğim.
İsmim Asja Kunto, Tuzla’da doğdum. Oradaki Tiyatro Akademisi’nin Yapım Departmanı’nda okurken, üçüncü yılımda bir profesörümle yaşadığım sıkıntıdan dolayı okulu bıraktım ve hala bitirmedim. Tuzla küçük bir şehir olduğundan ve yeni bir yere taşınmanın bana ilham vereceğini düşündüğümden iki yıl önce Saraybosna’ya taşındım. Tuzla’da yaşadığım zamanlarda, bundan altı yıl önce, kadın ve LGBTIQ+ hakları aktivizmine başladım. Cinsel şiddet, feminizm, kuir aktivizmi gibi konularda alternatif ve sanatla iç içe geçmiş projeler üzerinde çalışıyorum. Şimdiye kadar kadın ve LGBTQI+ hakları ile alakalı atölye, panel, film gösterimi, sergi, defile ve panayır gibi etkinliklerin organizasyonunda çalıştım. TANKA ise Tuzla’da kolektif olarak başlayan, daha sonrasında pek çok arkadaşımın da yardımıyla kişisel olarak devam ettirdiğim bir kuir aktivist sanat ve tasarım inisiyatifi.
TANKA’nın ortaya çıkışı ne zaman ve nasıl oldu?
Aktivizme her zaman ilgim vardı ancak küçük yaşlarda bunu nasıl yönlendireceğimi bilemiyordum. Kimi fikirlerim vardı ama benimle benzer fikirde olan kimseleri tanımıyordum. Gey ve lezbiyen arkadaşlar edinmeye başladığımda aklım başıma gelmeye başladı. Bizim gibi başkaları da vardı, birbirimizi anlayabiliyorduk ve bu halkayı genişletmenin önemli olduğunu düşündük. 2012’de Saraybosna’da gerçekleşen ‘Silent Pride’ (Sessiz Onur) etkinliği kapsamında şehrin çeşitli yerlerine ‘She Loves Her’ (O (kadın) onu (kadını) seviyor), ‘He Loves Him’ (O (erkek) onu (erkeği) seviyor) gibi sloganların grafittilerinin yapıldığını gördük. Sokakların mesajımızı başkalarına ulaştırmak için en iyi ortam olduğu düşüncesiyle, benzer sloganların grafitti ve posterlerini Tuzla’nın çeşitli yerlerine uyguladık. Sonuçta sokaklar dolaşmanın ücretsiz olduğu ve herkesin yaptıklarımızı görebileceği alanlar. Bize elitist ve dışlayıcı gelen galerilerden ziyade sergileme alanı olarak sokakları ve duvarları kullandığımızda herkes izleyicimiz olabilecekti. TANKA da kendimize verdiğimiz isimdi ama başlarda Tuzla Bağımsız Kuir Aktivizm Kolektifi’nin kısaltılmış hali olarak kullanıyorduk.
TANKA kolektif olarak başka neler yaptı? Ne zaman senin kişisel projen haline geldi?
Grafitti ve posterlerin yanı sıra Tuzla’daki Kuca Plamena Mira’da (Barış Ateşi Evi) kuir film gösterimleri, kadın ve LGBTIQ+ hakları konusunda çeşitli eğitici atölyeler ve paneller düzenledik. Barış Ateşi Evi ekibi çok arkadaş canlısıydı, bu etkinlikler için onlara ve mekana herhangi bir ücret ödemedik, orada gönüllülük yaptık. TANKA başlarda bağımsız bir kolektifti ve resmi olarak kayıtlı değildi. Hala da değil çünkü kendimi sanatsal olarak ifade ederken olabildiğince özgür olmak istiyorum. TANKA için beraber çalıştığım kişiler işe başladıkça ya da Tuzla’nın dışına taşındıkça TANKA’yı ben devam ettirdim ve bir noktada tek başıma kaldım. 2016’da Saraybosna’ya taşındığımda, TANKA’yı da beraberimde buraya getirmiş oldum. Tuzla’dan taşındıktan sonra TANKA ismini kolektifin kısaltması olarak değil de, Boşnakçada denk geldiği ince, cılız anlamıyla kullanmaya başladım. Kelime anlamıyla kullanıldığında ve yapılan işlere bakıldığında TANKA’nın toplumun normatif ve patriarkal güzellik standartlarına bir eleştiri getirdiğini düşünüyorum.
Kıyafetler işin içine nasıl girdi?
2014 yılında kolektif olarak hangi yöne gideceğimizi düşünürken kıyafet yapmaya karar verdik. Hepimiz dijital çizim yapabiliyorduk ve mesajımızı kıyafetlerle ifade edebileceğimizi düşündük. İlk tasarladığımız kıyafetlerde yer alan sloganlardan bazıları ‘a girl should not be dependent on anybody’ (bir kız kimseye bağımlı olmamalı), ‘no means no’ (hayır, hayır demektir) ve ‘let’s talk about gender baby’ (hadi cinsiyetten bahsedelim tatlım) idi. Ayrıca sokakta insanları ne zaman görsek onları kıyafetli halde görüyoruz. Neden protesto sloganlarını iyi bir tasarımla üstümüzde taşımayalım? Böylece sevgi ve çeşitliliğe dair olumlu mesajlarımızı da insanlara ulaştırabiliriz. Sonuçta uzun bir süre daha insanlar giyinmekten vazgeçmeyecekler. Büyük çoğunluğumuzun da üzerine ne giydiğini seçme şansı var ve giydiğimiz şeyler bir anlama geliyor. Ben de kendimden yola çıkarak, savunduğum meseleleri yansıtan ve anlamlı bir mesajı olan kıyafetler tasarlamaya devam ediyorum. Kıyafetlerin tasarımları gayet basit, genellikle illüstrasyona eşlik eden bir cümlelik mesaj oluyor. Örneğin, tişörtün üstünde kükreyen bir panter illüstrasyonu var yanında ‘pussy power’ (kuku gücü) yazıyor. Eğlenceli, yaratıcı ve kendini ifade eden bu tasarımlar şu an için yapabileceğim en görünür işler. Online aktivizm önemli ancak mesajını sokaklara ve dolayısıyla insanlara kıyafetlerle, posterlerle ve etiketlerle ulaştırmak da öyle.
TANKA’nın sosyal medya sayfalarına baktığımda satış odaklı bir yaklaşımının olmadığını görüyoruz. Neden?
Öncelikle insanların aktivizme farklı bir biçimde yaklaşılabileceğini görmelerini istiyorum. Tasarımları satmaktan ziyade tanıtmakla uğraşıyorum. Organik ve yavaşça büyümeye çalışıyorum. Eğer biri ürünleri beğenirse ve satın almak isterse zaten bana mesaj atıyor. Bu yüzden sadece sosyal medya üzerinden satış yapıyorum. İleride pazarlamaya da odaklanabilirim ancak şu an için izleyici geliştirmeye çalışıyorum diyebiliriz.
Tekrar kıyafetlerden bahsedecek olursak, kıyafet tasarımların bol kesim. Bunun özel bir nedeni var mı?
Kıyafet tasarımlarına başladığımda bunu olabildiğince cinsiyetsiz yapmak istedim. Kıyafetlerin, renklerin ve kesimlerin bile cinsiyetlere göre ayrılmasından hiç hoşlanmıyorum. İnsanların kendilerini cinsiyetleri ne olursa olsun özgürce ifade edebilecekleri tasarımlar yapıyorum. Bu nedenle kıyafetleri erkek ya da kadınlar için olanlar diye ayırmak istemedim çünkü bence sadece iki cinsiyet de yok. İkili cinsiyete inanmıyorum. Herkesi içine alan özgür ve esnek bir alanı teşvik etmek istiyorum.
Saraybosna’ya taşınmak sana ve TANKA’ya nasıl geldi?
14 yaşımdan beri sıklıkla Saraybosna’ya geliyordum. Sivil toplum kuruluşlarında ve insan hakları alanında çalışan ve Tuzla’dan Saraybosna’ya taşınmış zamanında beraber çalıştığım arkadaşlarım vardı. Onlar sayesinde uyum sağlamakta zorlanmadım. Saraybosna’daki ilk yılımda Association Okvir’de (Kuir Dernek) çalıştım. Cure Fonu gibi başka kuruluşlar için freelance grafik tasarım işleri de yapıyordum. Kadına karşı ve cinsel şiddeti önlemek adına çeşitli atölyeler düzenledik. Feminizm üzerine sanatçı konuşmaları, sergiler ve gösterimler organize ettik. Bireysel olarak feminizm üzerine çalışan kimseler olmasına rağmen, Bosna Hersek’te kolektif bir feminist hareket yok. Bu nedenle beraber bir şeyler yapmak ve birbirimizi desteklemek çok önemli. Saraybosna’ya taşındığımdan beri çeşitli kuruluşlar ve arkadaşlarım TANKA için bana yardım ediyor. Ancak zor zamanlar da geçirmedim değil. Bir senede beş defa ev değiştirmek durumunda kaldım ve bir ara kendimi ve TANKA’yı finansal olarak desteklemek için üç işte birden çalışıyordum. TANKA benim için hiçbir zaman para odaklı bir proje olmadı. TANKA ile ne yapmak istiyorsam, sevdiğim için yapıyorum. İnsanların alternatif ve yaratıcı bir mecra üzerinden aktivizm yapılabileceğini görmelerini istiyorum. TANKA başta olmak üzere, yaptığım işlerde her zaman aktivizmi, sanatı ve tasarımı bir araya getirmeye çalışıyorum.
Yaşadığın zorluklara rağmen TANKA’yı tek başına da olsa devam ettirmedeki ısrarının nedeni neydi?
TANKA’yı hala devam ettirmemin nedeni onsuz hayatımı düşünememem. TANKA benim kişisel çıkış noktam ve fark yaratma yolum. Büyük fark yaratıyorum demiyorum ancak TANKA’yı devam ettirip ettirmemeyi düşünürken o zamana kadar TANKA’ya emeği geçmiş birçok kişi ve organizasyonu düşünüyorum. Birçok insanın dahil olduğu bir proje yaptığında, onlarla kadın ve LGBTIQ+ hakları konusunda paylaşımlarda bulunduğunda, tüm bu insanların estirdiği ve seni ileriye taşıyan bir rüzgar oluyor. Yaptığım işleri gören insanlar bana ulaşıyor ve beğenilerini sunuyor. Tüm bunlar çok iyi hissettiriyor. Yaratıcı bir iş yapıyorum ve insanlar bunu görüyor. Ben kişisel olarak TANKA’yla büyüdüğümü düşünüyorum, TANKA da benimle. TANKA’yı yaparken çeşitli beceriler geliştiriyorum ve bu TANKA’ya yansıyor. Tasarımlarda kendi deneyimlerimden yola çıkıyorum ve etrafımdaki insanlardan ilham alıyorum. Ayrıca Amerika’da ya da Avrupa’da benim yaptığım işlere benzer işler yapan insanlar var. Ancak aktivizm, moda ve sanatı birleştiren işlerin Bosna’da da yapıldığını göstermenin önemli olduğunu düşünüyorum. Üstelik bir işi yapmakta yeterince ısrar edersen o işin yarattığı değişimi de görüyorsun. Belki bundan on sene sonra TANKA için yaptıklarıma baktığımda şu anda hissettiğimden daha önemli bir iş yaptığımı göreceğim.
Aldığın olumlu geri dönüşlerden bahsettin, peki hiç olumsuz tepki aldın mı?
İlk olumsuz tepkiyi Tuzla sokaklarına astığımız posterlerden sonra aldım ama o da direkt değildi. İnsanlar posterleri yapanlardan birinin ben olduğumu bilmeden yanımda posterlerle alakalı olumsuz konuşuyorlardı. İlerleyen zamanlarda, TANKA’nın online görünürlüğü arttıkça Facebook üzerinden olumsuz yorumlar gelmeye başladı. Bunlar genelde yaptığımızın hastalıklı bir iş olduğunu, modellerin bok gibi gözüktüğünü ve iyi bir dayağı hak ettiğimizi söyleyen yorumlar. Kişisel profilim üzerinden bana ulaşan ve nefret söyleminde bulunanlar oldu. Bu olumsuz yorum ve mesajları atanlar hep erkeklerdi, şimdiye kadar kadınlardan hiç olumsuz bir tepki almadım.
Kendini tehdit altında hissediyor musun?
Evet, kaygılıyım ve bunu kontrol altına almaya çalışıyorum. Beni güvensiz hissettiren bir sürü faktör var. Atölyelerde, etkinliklerde ve televizyonda yaptığım işten ve cinsel yönelimimden açıkça konuşuyorum. Görünür oldukça hedef haline de geliyorum ve bu bir paranoya yaratıyor. Cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle alakalı çalışmak kolay değil. Sabah 8 akşam 5 bir iş değil. Şiddet devam ettikçe, yeni bir olay duydukça konu hakkında daha da derinleşmeye ve düşünmeye başlıyorsun. Örneğin ben kadın düşmanı bir film izleyip o filme gülemem. Birçok şeyin, toplumun, filmlerin yanlış olduğunu görüyorsun ve çok yoruluyorsun. Kişisel olanla başkalarına olanı ayırt edemiyorum. Dünyanın dört bir yanında insanlara yapılanları duyunca, aynı şeyin senin, bir arkadaşının ya da değer verdiğin birinin başına da gelebileceğini düşünüyorsun ve bu durum da kaygılarımı tetikliyor.
Birçok genç ve yetenekli insan Bosna Hersek’i terk etmek isterken, sen ve TANKA ısrarla buradasınız. Bunu nasıl başarıyorsun?
Eğer olumlu bir bakış açın ve yaklaşımın varsa burada bir şeyler yapabilirsin. Burada yaptığım işleri takdir eden insanlar var. Olumsuzluğu değiştirdiğin zaman seni sarmalayan olumsuz enerjiyi de değiştiriyorsun. Ben de fikirlerimi paylaştığımda, bunu burada yapamazsın çünkü burası Bosna, diyen insanlar oldu. Evet, Bosna’da olmanın işleri zorlaştırdığı zamanlar oluyor ama kendini yeterince motive edebilirsen her şey yapılabilir. Şu an Bosna’dayım, 22 yaşındayım ve burada bir gelecek görüyorum çünkü üretmeye devam ediyorum.
Bosna Hersek’in kültür-sanat ortamında en çok eksikliğini gördüğün şeyler neler?
Sanat ortamlarında kuir kimlik, feminizm ve eşitlikle alakalı daha çok mesaj görmek isterdim. İnsanların toplumsal konularla alakalı daha fazla sanatsal iş ürettiğini görmek isterim. Birbirimizi daha çok desteklemeli ve beraber çalışmakla alakalı daha istekli olmalıyız. Sanatsal etkinliklerle alakalı alan sıkıntısı çekiyoruz ama eğer bir araya gelirsek kendi alanımızı yaratabiliriz.
Son olarak, şu anda ne üzerine çalışıyorsun ve gelecek projelerin neler?
Ocak ayının sonunda Saraybosna’da 6 yıldır düzenlenen Merlinka Festivali’ne ikinci defa TANKA ile katıldım. Festival kapsamında yeni t-shirtleri ve tasarımları insanlara sunma ve yeni projeler üzerine konuşma imkanı bulduk. Direkt bir iletişim ortamı olduğu için festivalin verimli geçtiğini düşünüyorum. Şu günlerde ise daha güzel paketleme yöntemlerini deniyorum ve baskıların kalitesini nasıl iyileştirebileceğimi düşünüyorum. TANKA’nın hala bir internet sitesi yok, onun üzerinde çalışıyorum. Yeni kıyafetler yapmak için para biriktirmek zaman alıyor. Dikiş dikmeyi öğreniyorum çünkü gelecekte TANKA’nın tüm üretimlerini kendi-başına-yap yöntemiyle halletmek istiyorum. Tüm bunlara ilaveten de kuir aktivizmine çeşitli etkinlikler ile devam ediyorum ve edeceğim.
TANKA’nın sosyal medya hesapları:
Facebook: @ultraTANKA
Instagram: @ultratanka