Müzik yapıyor olması, elektronik müzik gibi bir alt kültür ortamında bile bir kadını kültürel bir çığın altında kalmaktan korumuyor. Sevgi, barış, kardeşlik üzerine şarkılar yazıp kitleleri birleştiren erkek müzisyenlerin mizojiniden özgür olduğu iddiası, maalesef her zaman doğru değil.

SANAT

Björk: Kadın Madın Ama İyi Müzisyen

Geçen hafta Pitchfork.com, Björk’le yaptığı bir röportajı yayınladı. Ana konusu müzisyenin son albümü olan bu röportaj, Björk’ün ‘müzik dünyasında kadın olmak’ üzerine ettiği birkaç kelam yüzünden interneti ‘kırdı’ (tabii ki kırmadı, ama KEŞKE). Herkesin bildiği, hak verdiği ve nedense hak verir vermez unuttuğu basit bir gerçeklikten bahsetmişti Björk: 30 küsur senedir içinde bulunduğu erkek egemen müzik dünyasında hala daha derdini anlatmakta çektiği sıkıntıdan. Herhangi bir erkeğin bir kerede kabul gören fikirlerine karşın bir kadın müzisyenin fikrini en az 5 kere tekrar etmezse, kendini duyuramadığı acı gerçeğinden.

 

İşlerimiz, sokaklar, ailelerimiz, arkadaş gruplarımız ve başka toplumsal ortamlarda zaten ‘olağan’ karşılanan bu kadının görünmezliği durumunun, sanat ve alternatif müzik dünyalarında ‘sanat’ kelimesinin aura’sı sebebiyle, var olmadığını düşünüyoruz. Biraz daha nüanslı, politik açıdan doğru bir ortam olduğunu var sayıyoruz ‘alternatif müzik dünyasının’; üyelerinin içgörü sahibi olduğunu, müziğin cinsiyetler üstü bir şey olarak ayrımcılığı doğal olarak bertaraf ettiğini. Ve elbette, maalesef, yine yanılıyoruz.

 

Müzik yapıyor olmanız, elektronik müzik gibi bir alt kültür ortamında bile, bir kadın olarak sizi, kültürel bir çığın altında kalmaktan korumuyor. Sevgi, barış, kardeşlik üzerine şarkılar yazıp kitleleri birleştiren erkek müzisyenlerin mizojiniden özgür olduğu iddiası, maalesef her zaman doğru değil. Joni Mitchell’den Solange’a, Nina Kraviz’den Grimes’a, hem ana akım hem de alternatif dünyalarda hemen hemen bütün kadın müzisyenlerin kariyerlerinde geldikleri noktayı bir erkeğe ya da işini çok iyi yapan bir erkek ordusuna borçlu oldukları ‘su götürmez bir gerçek’ olarak kabul ediliyor, aksi öneriler mutlaka ‘emin misin?’lerle kontrol edilmek isteniyor (zira bilgi yanlışsa hemen düzeltilmeli!) Bir kadın müzisyenin ancak ürünün ‘satıcısı’, sahne yüzü, ‘şarkıcısı’ olabileceği, daha fazlasının mümkün olmadığı, aslında zaten daha fazlasına gerek de olmadığı varsayılıyor.

 

Björk’ün bahsi geçen röportajında konuyla ilgili verdiği Kanye West örneği durumu gayet net özetliyor aslında. Bakalım: Yere göğe sığdırılamayan son Kanye albümü Yeezus’daki tek bir beat’i bile kendisi yazmadığı, bunun yerine ortamdaki en parlak ve yetenekli isimlere parası neyse verip altyapı sipariş ettiği halde, bütün alternatif medya West’in ne kadar harika bir şarkı yazarı olduğunun altını çizmelere, onu üstün yeteneğiyle övmelere doymuyor. Buna karşın Björk’ün efsane albümü Vespertine’deki ince ince yazdığı bütün altyapıların, aynı alternatif medya tarafından sonradan gelip perküsyonları yazan Matmos’a mal edilmesi, üstelik bunun hem Matmos elemanları hem de Björk tarafından bin kere düzeltilmesine karşın yapılmaya devam etmesi örneği. Björk bu gibi ‘ısrarla görünmez kılınma’ çabasına geliştirdiği çözümlerden birini aynı dertten mustarip bir başka kadın müzisyen M.I.A.’e verdiği bir tavsiyeyle açıklıyor: Kendini miks masasında çalışırken fotoğrafla! Böylece orada bir şeyler yaptığın insanların kalın kafalarına, sübliminal şekillerde de olsa, girecektir.

 

Exif_JPEG_PICTURE

 

Her kim kadın bir müzisyen karşısında bir erkekten, ‘abi davulcu kız çok iyi çalıyor’ yorumuna rast gelmişse, takip edecek tamamlayıcı cümleyi de bilir: ‘Bir kadına göre yani’. Bahsi geçen kadın Sheila Escovedo olsa bile. Bunun başka varyasyonları da mevcut tabii; işte ‘kadın DJ’e bak, çok iyi geçiş yapıyor, vay anasını hayret’, ‘kızlar gitar çalamaz, ama bas gitar çalan kızlar da çok seksi ya’, ‘kadınlar prodüksiyon yapmasın abi, şarkı söylesin’ vs gibi.

 

Bu zihniyetin tezahürünü farklı şekillerde de gözlemlemek mümkün. Bakımlı bir kadın müzisyenin ‘yeteneksizliğini kapatmak için süslendiği’ önermesi örneğin. Nina Kraviz’in, güya bu alt kültürün neferlerinden bir yayın addedilen Resident Advisor video röportajında başına geldiği üzere…  (Arkadaşlarımdan birinin bana da ‘’sana seksi bir video çekelim, internete koyalım. Bak Nina öyle yürüyor, artık olay bu’’ dediği de doğrudur). Göğüsleriniz varsa ve BUNA RAĞMEN sahnede dar bir t-shirt giydiyseniz, etiketiniz hazır: Yeteneksiz, seksi DJ. Eğer makyaj yapıyor, kostümleri ve şovları sanatınızın bir parçası olarak kurguluyorsanız, ya zaten müziği siz yapmadınız ya da ‘bir şeyiniz kesin eksik’. Yeteneğinize güvenseydiniz, pijamalarla sahneye çıkardınız çünkü.

 

Kendi soundcheck’ini kendi yapan müzisyenler, ritimlerini kendi yazan prodüktörler, mükemmel geçiş yapan DJ’ler, başarılı ses mühendisleri… Kadınsalar asla hak ettikleri krediyi alamıyor, arkalarında hep onlara yardım etmiş bir co-producer ADAM(lar) olduğu var sayılıyor. Kadınlar genelde tatlı sesli şarkıcılara, kıvrak dansçılara, iyi yorumculara indirgenmek isteniyor. Kimse Rihanna’ya besteci yahut prodüktör rolü biçmeyi kendine, niyeyse, yediremiyor; kadınlar başka müzisyenlerin ‘ilham perisi’ olabilirler, bir erkeğin ‘yazdığı’ şarkıları ‘çok güzel seslendirebilirler’ ama ötesi mümkün olamaz. Stüdyolar da, tıpkı atari salonları, sokaklar, barlar gibi, erkeklerin oyun alanıdır.

 

biblo daha önce de 5Harfliler için şöyle güzel bir kadın reggaeciler mixi yapmıştı.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bir de bunlar var

Baqari’nin Hanımı
İstanbul Fringe Festivali Üçüncü Kez Aramızda!
Ortadoğu’da Kadın Sesleri – 3

Pin It on Pinterest