Konu: Uzun Saç Bakımı

KÜLTÜR

Biz Bu Saçlara Nasıl Bakacağız?

Feminizm saçta değil baştadır diye Lokman Hekim vecizesiyle başlamama lüzum yok değil mi? Oraları zaten işledik, geçtik, biliyoruz. Asıl konuya gireyim hemen. Konu uzun saç bakımı.

 

Çocukluğum ve gençliğim kısa saçla geçti. Annemi de çene hizasından daha uzun saçla hatırlamıyorum. Yani büyürken evde uzun saç hiç söz konusu olmadı, neden bilmiyorum. Zamanın modası, evin sessiz kuralları, kendine öyle yakıştırma, kısa saçı şehirlilikle özdeşleştirme, kolaylık? Hepsi olabilir.

 

Sonuç olarak ben ancak yetişkinliğimde uzun saçlı oldum ama uzun süre uzun saça nasıl bakılır bihaber kalmaya devam ettim. Araştıra araştıra (böyle diyince de uzun saç bakımıyla ilgili gizli yazıt bulmuşum gibi oldu, tam değil), bulduklarımı üstümde uygulaya uygulaya ve deneye yanıla artık kendi uzun saçıma neler yapmam neler yapmamam gerektiğini az çok biliyorum. Senin saçınla benim saçım bir mi diyecek olanlar çok haklı, hemen belirteyim saçımın tipini: dipleri çabuk yağlanır, uçları çabuk kurur, ne ince ne kalın, kepeklenme yok, uçlarında gölge yani işlem var, genel olarak düz ama yıllar geçtikçe uçlarında dalgalanmalar da başladı. Aşağıda yazacağım naçizane öneriler de işte bu saç üzerindeki deneme yanılmalarımın ürünü.

 

1. Şampuandan sonra saç kremi: Bu mu kıymetli önerin demeyin, şampuanın yok ettiği doğal yağları telafi etmek ve saçı yeniden nemlendirmek için uzun saçın uçlarına saç kremi uygulamak gerektiğini çok geç öğrendim. Çünkü kısa saçlıyken ihtiyaç duymuyordum. Hatta şampuanın bu özelliği yüzünden şampuan kullanmayı toptan kesen ve bundan memnun kalanlar var (özellikle kıvırcık saçlılarda). Ama saç derim yağlanmaya yatkın olduğundan şampuan kullanmamak benim için bir seçenek değil. İşte o yüzden şampuandan sonra uçlara, ki uç dediğim de ense hizasının altında kalan her şey, krem uyguluyorum. Nasıl bir krem diyecek olursanız…

 

2. Her yıkamada saç kremi yerine saç maskesi/deep conditioner: Bunu kimden, nereden duyduğumu gerçekten hatırlamıyorum ama saç uçlarıma en iyi gelen şeylerden biri oldu. Saç maskelerinin kıvamı saç kremlerinden daha yoğun oluyor, bir saç maskesinin arkasındaki kullanım önerisine bakarsanız da muhtemelen haftada 1-2 kez uygulayın der. Fakat saç kremi benim kuru (ve boyalı) uçlarıma yetmeyince ben de normal saç kremini denklemden tamamen çıkarıp onun yerine her yıkamada saç maskesi kullanmaya başladım. Miktarı da öyle fındık falan değil, hormonlu bir çilek boyutunda diyeyim. Maske “diplerinize de uygulayabilirsiniz” dese dahi diplerime zaten uygulamadığım için ekstra yağlanma yapmıyor, kuru uçlar kremi hüüüp diye içiyor. Kullanıp memnun kaldıklarımdan isim vermek gerekirse:

– Aussie 3 Minute Miracle Deep Treatment Luscious Long – Luscious Long’u özellikle yazdım, aynı markanın Miracle Moist ve Colour serisi LL kadar iyi gelmedi. Bir de Miracle Moist’un kokusu hoşuma gitmiyor.

 

Neutrogena Triple Moisture Deep Recovery Hair Mask – Neutrogena ne anlar saçtan diye düşünüyordum ve çok yanıldım. Nefis ve gayet hesaplı bir ürün fakat bildiğim kadarıyla henüz Türkiye’de bulunmuyor.

 

L’oreal Elseve Nem Kolajen Nemlendirici Serum Maskesi de hiç fena değil… ismi “içine ne koyuyorlar bilmek istemiyorum” dedirtse de biraz.

 

3. Seyrek dişli tarak kullanmak ve taramaya uçlardan başlamak: Seyrek dişli tarak > saç fırçası. Kırıkları azaltıyor, saç uçlarına fırçadan daha iyi davranıyor. Islakken saç taranmaz deniyor ama duştan sonra havluyla ıslaklığını aldıktan sonra saç açmak benim için hem gerekli hem daha kolay. (Bunu söyleyenler saçınızı sıcak değil soğuk suyla yıkayın da diyor ama hayat soğuk duşlar için fazla kısa diyorum ve bu öneriyi tamamen es geçiyorum.) Seyrek dişli tarak yerine tangle teezer ya da muadili swissco saç açıcı tarakları kullanmak da bir seçenek.

 

seyrek-tarak

 

4. Saç yağı: Saçımı açtıktan sonra hala ıslakken uçlarına sürüyorum, her yıkamadan sonra yapıyorum. Hiç lafı uzatmayayım, hadise şu: Organix Argan Oil of Morocco Extra Penetrating Oil. Arada başka yağlar kullandıysam da buna hep geri dönüyorum. Çünkü çok iyi.

 

organix

 

5. Kuruturken ve şekillendirirken ısı kullanmamak veya en azından sınırlı kullanmak: En güzeli hiç kurutma makinesi kullanmadan saçın kendi kendine kuruması. Hava elveriyorsa (Mayıs-Ekim arası) böyle yapıyorum ama havalar soğuduğunda örfümüz ananemiz ve nezle düşmanlığım beni makine kullanmaya zorluyor. Isı ayarı olan bir makine tavsiye ederim ki bari ılık ya da soğuk derecelerde kullanabilelim. Çünkü gördüğünüz gibi bu noktaya kadarki adımlar hep saçtaki nemi korumaya yönelikti. Sıcak hava o nemi kurutuyor. Aynı şekilde maşa ve düzleştiriciler de bu ısı meselesinden dolayı uzun saçların büyük düşmanı, o yüzden çok seyrek kullanmak lazım. Düzleştirici veya maşanın verdiği o yumuşaklık hissini saçı nemlendirerek sağlamak bana daha sağlıklı ve uzun soluklu bir yöntem gibi geliyor.

 

6. Saçı zırt pırt (her gün) yıkamamak: Bir gün yıkarsam ertesi gün yıkamıyorum. Her gün yıkamaktan henüz ancak bu noktaya gelebildim ama ne kadar az sık yıkayabilirseniz o kadar iyi deniyor hep. Fakat o yıkamadığım gün saç diplerim ne olacak diyorsanız çare: kuru şampuan. Korkmayın, süper bir icat. Batiste ve Toni&Guy kuru şampuanlarını tavsiye ederim.

 

7. Saçı boyamamak, en azından bir kısmını: Denenebilecek çoğu rengi denedim, o saç boyatma dürtmesi nedir bilirim. Fakat (veya tam da bu sebeple) boyanın saça iyi gelmediği konusunda şüphem yok, özellikle uzun saça. Dolayısıyla artık renkte değişiklik istediğim zaman bari bütün saçı işlemden geçirmeyeyim diyor ve gölge yöntemine yöneliyorum. Ki gölgeyle de elde edebileceğiniz değişiklikler o kadar sınırlı değil. Bunun karameli var, bakırı var, küllü kahvesi, buğday sarısı, bal köpüğü, karaciğer kızılı (bu sonuncuyu şimdi uydurdum). Önemli olan ne yaptığını bilen birinin bu işi yapması. Saç tokasıyla ombre veya delikli takkeden fırlayan tutamlara balyaj (hoşgeldin Slipknot) gibi önerilere çok ihtiyatla yaklaşmalı mesela.

 

slipknot1

 

8. Uçlarından almak: Ne kadar dikkat ederseniz edin saçın uçlarının kırılması veya zarar görmesi kaçınılmaz olabiliyor. İki-üç ayda bir ucundan birkaç santim almak saçın hem daha sağlıklı görünmesini sağlıyor, hem de daha hızlı uzamasını. Kuaföre gitmeye üşeniyorsanız veya para harcamak istemiyorsanız (çünkü tüm parasını saç maskesine yatırmıştı) alın bir berber makası, kendiniz uçlardan kesin.

 

Bunlar benim öğrendiklerimdi. Sizde ne tüyolar var? Mesela hindistan cevizi yağının müthiş iyi geldiğini duyuyorum ama hiç denemedim, deneyeniniz var mı? Peki zeytinyağı? Serum dünyası? Maske tarifleriniz, favori ürünleriniz, yöntemleriniz, hepsi için yorumlarda buluşalım.

Bir de bunlar var

Geri Dönüşüm Kutusu
Halil İnalcık’ın Ardından: Bir Soru Peşinde Koşmak
Özhakiki Yeni Yıl Listesi

Pin It on Pinterest