Çocuğu olan kadına anne denmektedir ve anne olmak biyolojik bir şeydir. Evet. Ama nedense bu annenin önüne ya sürekli bir sıfat ekleniyor ya da kavramın içi boşaltılarak soyutlaştırılıyor. Fedakar ana, cefakar ana, çilekeş ana, becerikli anne, güzel anne, iş bilir anne, kutsal annelik…. Ana, anne ve annelik meteor yağmuruna reklamlarda, edebiyatta ve medyada öyle çok rastlıyoruz ki, kimse “hop nooluyoruz ya” demiyor.
En basitinden sürekli “çalışan anne” kavramından bahsediliyor ama “çalışan baba” diye bir kavram var olamıyor çünkü bir annenin çalışması hala sıra dışı. Ya da babaların çocuk bakmasının gerektiği düşünülmediği için bu kavram altında bir tartışma yapılmıyor. Bu yüzden erkekler binlerce yıldır baba olurken, işten izinli olup çocuklarına bakan İsveçli babaların fotoğrafları sanki insanın kendi çocuğuyla ilgilenmesi doğaüstü bir olaymış gibi Facebookta paylaşım rekorları kırıyor. Çocuk yapımında iki kişi varken, doğumdan sonra çocuk işinin tek kişiye düşmesinin tuhaflığı asla sorgulanmıyor.
Evet bence de bebek çok güzel bir şey, çocuk büyütmek, onun büyümesine tanık olmak bir mucize, çocuğunuzun gülümsemesi sizi en zor anınızda bile gülümseten güzel bir büyü gibi… Ve evet anne olmak harika. Ama bir saniye… Sanki biraz da zor değil mi?
Çoğunluğa göre değil ki sürekli “anneler süper kahraman”dır reklamları yapılıyor, bu algı yüzünden yorgun, işlere ve çocuklara yetişemeyen anneler var olmayan süper kahraman güçleriyle daha fazla çabalayarak daha çabuk tükeniyorlar. Toplum yorgun veya görevi saydığı işlere yetişemeyen kadına ucube gözüyle bakıp ayıplıyor.
Bu insanüstü algı o kadar içimize işlemiş ki çevremde de sık sık duyuyorum. “Ben anneyim” yok şöyleyim böyleyim. Hayır sadece çocuğun oldu bildiğimiz normal insansın sakin ol. Ben mesela çocuğum doğduğunda tayt üzerine don giyerek pelerinle uçmaya başlamadığım gibi, tıpkı normal insanlar gibi 3 saatlik uykuya dayanamıyor, acıkıyor, susuyordum. Hatta şansıma dürüstçe deneyimlerini paylaşan kadınlardan oluşan -tabi ki sadece kadınlardan oluşan anneler grubu ve erkekleri de barındıran ebeveyn grubu varsa tebrik ederim- bir facebook grubuna üye olmasaydım anneliği zor bulduğum için kendimde ciddi bir sorun olduğunu veya anne olmaya uygun olmadığımı düşünebilirdim.
Mesela bir gün bir arkadaşım çocuğuyla ilgili bir üzüntüsünden bahsederken onu teskin etmeye çalışan diğer arkadaşım “sen annesin ve bir süper kahramansın bununla başa çıkarsın!” diyerek onu motive ettiğini zannediyordu. Bunun sonucunda içine kapanan arkadaşım artık dertlerini onlar ortadan kalktığı için değil bunu konuşmanın doğru olmadığını düşündüğü için paylaşmaz oldu.
Dünyada nasıl bilemiyorum ama ülkemizde bir annenin şikayet etmesi adeta bir tabu. Anne olduğu için her şeye göğüs germesi gerektiğine inanan kadın eklenen fazla kilolar ve mor göz altları dışında normal biyolojik özelliklerine aynen sahip olduğunu kabullenemiyor. Artık anne olduğu için uyku uyumadan ayakta kalabileceğini, yemeden içmeden var olabileceğini, tüm yorgunluğuna rağmen daima gülümseyeceğine inanarak hamileliğini geçiren kadınlar doğumdan sonra yorulmalarına ve her şeye yetişemediklerine şaşırarak kendilerini suçluyor ve nice kadın kendisinde bir sorun olduğunu zannediyor.
Eşimle birlikte çocuğumuzu büyütmeye çalışırken ve bu işin zorluğu hakkında hayretlere düşerken en çok şaşırdığım özellikle annelerin bu zorluktan bahsetmemesi, içlerine kapanması ve çocuk büyütmenin harikalığı dışında bir şey konuşmaktan çekinmesiydi. Çok yakın bir arkadaşımı çocuğunu doğurduktan 3 ay sonra gördüğümde şöyle demişti “herkes dünyanın en harika şeyi, keşke daha önce yapsaymışım diyeceksin dedi ancak kimse çocuk büyütmenin ne kadar zor olduğundan bahsetmedi!”. Evet ya bazıları çok iyi başa çıkıyor ya da başa çıkamadıklarını göstermekten korkuyor. Özellikle ailenizde küçük çocuklara rastlamadıysanız mükemmel arkadaşlarınızın mükemmel hayatları ve mükemmel çocuklarına karşın kendi yorgun gözlerinize anlam veremezsiniz. Ve kınanmaktan korkan nice anneden bu işin zorluğunu ve tek başına geçirdiği zor geceleri duyamazsınız. Oysa annelik zor çok zor Yonca özellikle tek başına olunca.
Ama anne kavramına toplum özellikle toplumumuz o kadar çok kavram yüklemiş ki, anneler gerçeklik ve çizilen anne portresi arasında adeta boğuluyor, gelgitlerle ve oturtamadığı dengelerle hayatı çocuğuyla kendi yaratacağı iletişimle geçirmek yerine sürekli olması gerekeni düşünerek hem kendini hem de çocuğuyla olan iletişimini zedeliyor.
Öte yandan çocukla ilgili her şeyi kadına yükleyen sistem günümüz medya ve ürünlerinde bu kodları değiştirmeden tekrar üretiyor. Neredeyse bebeklere ilişkin TÜM ürünler ve reklamlar çocuk bakımından sadece annenin sorumlu olduğu algısını kemikleştiriyor. Örneğin bebeğinizle ilgili ihtiyaçları almaya gittiğiniz zincir mağazalardan E-bebek mağazasının sloganı “Anne İlgisi Uzman Bilgisi”. Gerçekten mi? Baba ilgisine ne oldu? Babanın ilgisi mi dağıldı?
Bir diğer bebek ürünleri satan zincir mağaza Joker Baby sloganı ise “daha da keyifli bir annelik için”. Gerçekten anneler bebek bakarken keyiften çatlarken babalar bu keyiften mahrum kalarak çok üzülecekler.
Bebek büyütme keyfinden babaları mahrum bırakan markaların arasında Huggies de var. Huggies web sitesini açar açmaz karşınıza “Huggies tüm annelerin yanında. Sen de bize katıl anne olmanın keyfini birlikte çıkaralım” sloganı çıkıyor. Babalar keyiflerini tek başına çıkaracaklar artık ne yapalım.
Aptamil sloganı ”Devam sütünde annelerin bir numaralı tercihi” çünkü babaların bir tercihi yok. Yahu anne zaten sütünü vermiş bari devam sütünü de babalar düşünsün diyen de yok.
Bebeklere Özel Hayat Su sloganı “Yeni bir hayat, annelerin içi rahat”. Bu sloganı yazan bir babanın
çocuğunun susamasını umursayacağını düşünememiş herhalde zira “ANNE BABALARIN içi rahat” yazmak ne kadar zor olabilir?
Weewell telsizin birisi bebeğin odasında ve üzerinde “bebek için” yazıyor, diğeri iki kişilik yatağın baş ucunda duran telsizin üzerinde ne yazıyor beğenirsiniz? “Anne için”! Çünkü bu telsizin mucitleri babanın kıymetli uykusunu bölüp bir zahmet çocuğu pışpışlamasının mümkün olmadığını düşünmüşler ve belki de “ebeveyn için” yazmaya mürekkepleri yetmemiş.
Çocuk giyim markası Civil’in sloganı “en iyisini anem bilir” neden acaba? Çünkü Civil’e göre babaların çocuklarının bedenini bilmesine bile gerek yokken, anneler üst baş almak için mağazalara keyifle koşmaktadır herhalde.
Prima’nın web sitesini açar açmaz “Annelikle ilgili birçok farklı tavsiye duyacaksınız. Fakat sonunda, kimse bebeğinizi sizden daha iyi tanıyamaz” denilirken “bebek işinin” ve tavsiyelerin doğrudan anneye yöneltilmesi herhalde bir tesadüf değil…
Yine dışarıdaki tuvaletlerde insanlar şanslıysa buldukları yüksek ve tehlikeli bez değiştirme üniteleri neredeyse sadece kadın tuvaletlerinde var. Ve bu yüzden eşiniz dışarıda sizi beklerken iki kişi rahatlıkla yapabileceğiniz bu işlemi neden sadece kadının tek eliyle çocuğunu tutup aynı anda bez değiştirip, bacakları arasında tuttuğu yeni kıyafetleri düşürmeden ağzıyla pişik kremi sürmeye çalıştığını biliminsanları açıklayamıyorlar.
Bu örneklerden sadece Türkiye’de değil tüm dünyada binlerce var çünkü çoğunluğa göre çocuk ve bebek sadece annenin işi ve bu sloganları oluşturanlar ve ne yazık ki muhatapları bunun bir ayrımcılık ve hatta bence babalara haksızlık olduğunun farkında bile değil.
Biz çocuğumuz doğduğuda ailemizin artık üç kişiden oluştuğunun bilinciyle sadece güzel anları değil, yorgunluğu, uykusuzluğu, gülümsemeler ve kahkahalar kadar ağlamaları da paylaşarak çocuğumuzun her anına birlikte ortak olmaya çalışırken insanlar bu şekilde çocuk yetiştiren babaları adeta kınıyorlar. Sonucunda da sadece otorite ve karar merciine indirgenen babalar çocuklarının gelişimini uzaktan seyrediyorlar.
Evet kadın doğuruyor, süt veriyor, içgüdüleri ile bebeğin ihtiyaçlarını karşılıyor, ama anne doğulmuyor, annelik öğrenildiği gibi babalık da öğreniliyor, ama toplum, medya, sloganlar, reklamlar ile ebeveynlikten baba dışlanıyor ve bunun sonucunda iki kişilik ebeveyn yapısı çökerek her şeyi tek başına sırtlayan anneye indirgeniyor. Ben ne şanslıyım ki eşim ve ben çocuk sorumluluğunu birlikte paylaşıyoruz. Ama genelde tüm sorumlulukları anneye yükleyen sağlıksız bir aile içinde herkes özellikle çocuklar yıpranıyor. Oysa sürekli pompalanan kutsal annelik kavramı altında ezilen anneler yaratılacağına, bu işin iki kişilik olduğu hatırlanarak ebeveynliğin ne kadar güzel ve paylaşılması gereken bir kavram olduğu hatırlatılırsa mutlu aileler ve mutlu çocuklar oluşacak.