1920'lerden 50'lere kadar gündemi meşgul eden Bekârlık Vergisi'nden haberiniz var mıydı?

YAZI

Bir Evlilik Bir Fiş

Beleşe sultanlık yok arkadaşlar! Onu artık hepimiz anladık herhalde. Devletin en yüksek kademelerinden gelen ”en az üç çocuk”, ”evlenmeyen tipler var” gibi açıklamalarla, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın uyguladığı Boşanmama Eğitimleri‘yle, zorunlu evlilik ve annelik adım adım vatan borcu haline gelirken, vicdani bekârlığımızı ilan etmeden önce, uygun bir meblağ karşılığında medeni halimize kendimiz karar verebildiğimiz zamanlara doğru bir yolculuk yapalım. Kimsenin aklına karpuz kabuğu da düşürmek istemem ama, 1920’lerden 50’lere kadar gündemi meşgul eden Bekârlık Vergisi’nden haberiniz var mıydı?

 

 

Bu dâhiyane fikir, ilk olarak Canik (Samsun) Milletvekili Hamdi Bey tarafından 19 Ekim 1920’de meclise sunulmuş. Onu Erzurum Milletvekili Salih Efendi’nin 22 Şubat 1921’deki teklifi izlemiş. *Buraya bir dakikalık saygı duruşu gelecek.* Her iki teklife göre de ardı arkası kesilmeyen savaşlarda kaybedilen genç nüfusu yenilemenin yolu, 25 yaşını doldurup da mazeretsiz olarak evlenmeyen ‘şımarıklardan’ vergi almaktan geçiyor. Herhalde akl-ı selim birileri de mecliste olacak ki, her iki dönemde de teklif yasalaşmamış. Cumhuriyet’in ardından ise sahneye ”Bedelli Bekârlığın” yılmaz savunucularından Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı (İçöz) Bey çıkmış. Israr şampiyonu Süleyman Sırrı Bey, ilki 1929 yılında olmak üzere, 1932, 1940 ve 1944 yıllarında sunduğu dört teklifle ”hem çok çocuklu ailelere destek olacak, hem de bekârları evlenmeye teşvik edecek” bu düzenlemeyle bir taşta iki kuş vurmaya and içmiş sanki.

 

 

Uygulamayla ilgili cesaret verici örnekler ise Mussolini dönemi İtalyası, Yugoslavya, Yunanistan, Sovyetler Birliği ve Polonya’daki benzer tartışmalardan alınmış gibi görünüyor. Ama en azından daha sempatik teşvikler varmış gündemde: Örneğin 1932 yılında İtalya’da hükümet, balayına çıkacak yeni evlilere trenlerde yüzde 80 indirim uygulamasına bile gitmiş.

 

 

Cumhuriyet Gazetesi’nin 19 Mart 1929 yılında ‘Evlilerin Gözü Aydın’ başlığıyla verdiği haberin arkasından ateşli bir tartışma da başlamış. Hemen bir gün sonra Ahenk Gazetesi’nde yayımlanan yazıda kanun teklifi şöyle eleştiriliyor:

 

Umumi nüfusumuzun tezayut eylemesini istihtaf eden takrir hattı zatında muvafık olmakla beraber bir cihetten mevsimsizdir (…) Düşünmek lazımdır ki, evlenmek çağına ve aile besleyecek derecede bir vaziyet temin etmiş olan herhangi bir gencin evlenmekten kaçması pek nadir olabilir. Fakat işsiz-güçsüz hayatını kazanmak için muhakkak surette lazım olan evsaftan mahrum olan ve ancak güç hal ile bir ekmek parası kazanabilen gençler… evlenmeye veya zorla evlendirilirse doğrusu çok acayip bir şey (olur)… Nüfusumuzun ziyadeleşmesi lüzumuna gelince bu cihet yalnız gençleri evlenmeye mecbur etmekle değil, bizi kemiren hastalıkları izale etmek, küçük çocuklarımızı kırıp-geçiren gıdasızlık ve bakımsızlığın önüne geçmekle de pekala husule gelebilir…

 

 

Yine Cumhuriyet Gazetesi’nin açtığı ”Bekârlar Söz Sizin” başlıklı bir ankette: ”Ceketimi satar, vergiyi öderim. Fakat evlenmem.” gibi ifadeler geçiyor. Bence konuyla ilgili en güzel benzetmeyi ise ”Sırf vergiden kurtulmak için evlenmek meselâ iyi su parası vermemek için Alemdağ’ında ev yapmağa benzer.” diyen Reşat Nuri (Güntekin) yapıyor.

 

 

Süleyman Sırrı Bey’in bu dönemde şaşırtıcı bir müttefiki de olmuş. Kadınlar Birliği, yazının arasına serpiştirilmiş gazete kupürlerinden de anlaşılacağı gibi Bekârlık Vergisi tekliflerini sevinçle karşılayarak bir de şöyle bir açıklama yapıyor: ”Şehrimizde Kadınlar Birliği bekarlardan vergi almaya başlanırsa bütün kadınların koca bulacağını düşünerek sevinmektedirler. Bunun için Birlik bekarlardan vergi alınmasını teklif eden Yozgat Mebusu Sırrı Bey’e teşekkür etmek üzere yakında bir içtima aktedecektir.” Fakat Vakit, Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde yapılan anketlerden, kanun teklifinin kadın-erkek toplumun diğer kesimlerinde aynı sevinçle karşılanmadığını anlıyoruz.

 

 

Yunus Nadi, anket sonuçlarını değerlendirdiği yazısında:

 

’İşin yalnız sosyal kısmını değerlendiren ve o kısımda da yalnız bir bakış açısından hareket eden bir mebusumuz mümkünse Türkiye’de evlenmemiş kimse kalmasın diye iyi bir niyetle ve biraz da dudaklarda tebessüm bırakmak arzusu ile bekârların vergiye bağlanmasını isteyen bir kanun teklifinde bulunmuştu. Maksadın birincisinden ziyade ikincisi gerçekleşti. Gazeteler anketler açtı. Acı tatlı birtakım sözler söyledi. Meğer bizim matbuatın piri Vartan Efendinin dediği ‘’aşk dediğin de para ile olur’’ ifadesi doğruymuş. İtiraf edeyim ki Cumhuriyet’in açtığı anketten çıkan sonuç bu oldu. İzdivaç vergi ile falan çoğaltılamaz. Hayat pahalılığına bir çare bulunursa o zaman sorun kendiliğinden çözülür. Çünkü kazançla evlenme ve nüfus oranları arasında çok yakın bir ilişki var. Halkın kazancı çok ve düzenli olursa evlenme oranı da artar. Nüfus kendiliğinden çoğalır’ 

 

diyor.

 

Fakat bütün bu karşıt görüşlere rağmen, Bekârlık Vergisi gündemden düşmüyor. En nihayetinde 1944 yılında Gelir Vergisi içinde ‘Bekârlık Zammı’ içinde yasalaşıyor. Bu düzenlemeye göre 25 yaşını doldurmamış kızlar, 18 yaşından (eğitimine devam ediyorsa 25 yaşından) küçük erkekler, maluller, dul ve yetim aylığı alanlar, çocuklu dullar ve evlenmesi yasal olarak yasak olanlar haricindekilere alınacak gelir vergisinde yüzde 5 zamma gidiliyor.

 

Bugünkü ‘Tarihten bir yaprak’ köşemizi Vergi Bilinci şarkısıyla noktalıyoruz. Esen kalın!

 

Kaynaklar:

Zamantika (Cumhuriyet, 1934)

Alkışlarla Yaşıyorum (1931)

1923–1950 Döneminde Türkiye’de Nüfusu Arttırma Gayretleri ve Mecburi Evlendirme Kanunu (Bekârlık Vergisi) 

Cumhuriyet’in ilk yıllarında bekarlık vergisi teşebbüsleri

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YSMS’leriniz Google’ın Yasaklı Kelimeler Listesiyle Güvende
SMS’leriniz Google’ın Yasaklı Kelimeler Listesiyle Güvende

Android, büyük aşkım, gel birbirimizin kelimelerini tamamlayalım.

TARİH

YNezihe Muhiddin Hanım Ne Alemde?
Nezihe Muhiddin Hanım Ne Alemde?

Seçme ve seçilme hakkını kazanmamızın 79. yıldönümünde 1935 yılından bir Nezihe Muhiddin röportajı...

MEYDAN

YAraba Aldığım Gün Kadın Oldum
Araba Aldığım Gün Kadın Oldum

'Çok güzelsin yavrum' dedi. O güne kadar sadece sakattım. Araba alınca birden kadın olmuştum. Güldüm, teşekkür ettim.

MEYDAN

YKadının Adı Devletten Siliniyor: Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kapanıyor mu?
Kadının Adı Devletten Siliniyor: Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kapanıyor mu?

27 Kasım 2013 günü haber ajanslarının yayınladığı haberlere göre AKP hükümeti, Meclis'teki Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nu (KEFEK) kapatıp, Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu’na dönüştürmek istiyor! Eşitiz basın açıklaması:

Bir de bunlar var

Duyarlı Tepkiler Üzerine
Türk Karı Kuvvetleri Detoksta
Kadına Şiddeti Bitiriyoruz

Pin It on Pinterest