Çocuk kitabı yazarı ve illüstratörü Beatrix Potter’ın meraklı, tombul tavşancıklarını kalem kutularından ve defterlerden tanırsınız. Çocuk kitabı yazarlığına başlamadan önce bilim ve botanik çizimleri yapan ve aslında bu konuda eğitim alan Potter’ın en ünlü çalışması Peter Rabbit’in Masalı, evinde çalışan mürebbiyenin oğlu Noel’e yazdığı resimli mektuplardan doğmuş. Potter beş yaşındaki Noel’e günlük hayatını, gördüğü hayvan ve bitkileri çizerek anlatırken aklında bunları yayınlamak filan yokmuş. Aşağıda gördüğünüz inanılmaz samimi ve sevimli mektuplar, çocuk kitaplarının en ünlü serilerinden Peter Rabbit’in doğumuna şahitlik ediyor, kendilerini Morgan Library arşivinden aldım ve çevirdim. Kim derdi ki Noel’i eğlendirmeyi amaçlayan bu sarı sayfalar yüz küsür sene sonra hala milyonlarca çocuğun ilgisini çekecek? (Tavşanın modası geçmez!) Mektupları okurken insan Potter’ın doğaya duyduğu derin sevgiyi paylaşmadan, beş yaşındaki bir çocuğa hitap ederkenki ustalığına, kısa cümlelerinden taşan heyecana hayranlık duymadan edemiyor, siz de bakın:
“Sevgili Noel’cığım, Rosie teyzen hasta olduğunu söylediğinde çok üzüldüm. Bu fareye benziyor olmalısın. Bu doktor Köstebek, bu da elinde çay fincaniyla Fare Hemşire.”
“Umarım küçük fare yakında şöminenin yanında oturabilecek kadar iyileşir. Çarşamba günü hayvanat bahçesine gittim ve yeni zürafayı gördüm. Daha çok genç ve çok güzel, bakıcısı boyunun daha epey uzayacağını söyledi. Hayvanat bahçesine geldiği kutuyu da gördüm, bakıcısı kutu yeterince büyük olmadığı için zürafanın boynunun tutulduğunu söyledi. Onu trenle Southampton’dan getirmişler ve tüneller yüzünden daha büyük bir kutuya da koyamamışlar. Jenny adında yeni bir maymunla da tanıştım, siyah saçları vardı ve suratı yaşlı bir kadına benziyordu. Adamın biri ona bir çift eldiven verdi, hemen giydi. Sonra bir yerden bir sürü anahtar bulup kendi kafesinin kilidini açmaya çalıştı.”
“File çantamda getirdiğim bir sürü küçük ekmeği verdim ama devekuşlarini beslemedim çünkü onlara yemek vermek yasak. Eskiden bir çocuk onlara bir çift eldiven yedirmiş ve hasta olmuşlar da. Siyah bir ayının sırtüstü yuvarlanmasini izledim. Yaşlı kurdun ne kadar iyi niyetli olduğunu hiç bilmiyordum. En derin sevgilerimle, Beatrix Potter”
“Sevgili Noelciğim, Umarım çok iyisindir. Burada çok iyi vakit geçiriyoruz. O kadar güzel bir yer ki, üstelik kayığımız da var —
Esthwaite Gölü’nde. Gölün etrafında upuzun sazlıklar ve nilüfer yatakları var. Bazen kayıkta sessizce oturup kuş yuvalarını izliyorum. Kuşlar siyah ve kırmızı renkteler ve yaprakların arasında saklanırken öpücüğe benzeyen sesler çıkarıyorlar. Nilüfer yapraklarının üzerinde kafalarını sallayarak dolaşıyorlar ve yemek için sümüklü böcek arıyorlar. Etrafta vahşi ördekler de var fakat pek evcil değiller. Bir akşam hava neredeyse karanlikken kayıkla açıldım ve suyun kenarında uyuyan kizkuslarina rastladım. Uyumak için ne kadar komik bir yer! Belki de tilkilerden korkuyorlardir. Tepede yaşayan horoz ve tavuklar da var —
ve çalıların üzerinde uyuyorlar. Dalların hepsi tavukla kaplı neredeyse! Çiftliktekiler ise taş bir duvarın üzerindeler genellikle. Çiftçinin çok güzel, şişko bir domuzu var. Kendisi de komik bir adam, her sabah inekleri beslerken demir kaşığı kovanın içine vurarak kahvaltının hazır olduğunu haber veriyor onlara. Ama inekler her zaman gelmiyorlar, işte o zaman Alman bandosu gibi bir gürültü oluyor. Sevgilerimle, Beatrix Potter”
“Sevgili Noel, Mektubunu aldığıma ve tekrar yürüyebildiğine çok sevindim. Umarım orada hava daha iyidir, burada çok yağmur var. Resimdeki Skelwith köprüsündeki sele karşı kurulmuş bir çadır.”
“Bu çadırları biraz şapşal buluyorum, Ambleside’ın kenarındaki bir tarlada üç tane daha var. Bizim ev oldukça kuru ama yağmur bir an önce durmazsa bir kaç hafta içinde eve dönmek istiyoruz.”
“Resimde gördüğün Windermere’i boylu boyunca geçen feribot, atlar çok uslu duruyorlar ama günün birinde iki İtalyan gördüm, yanlarında kocaman orgu sırtında çeken bir de eşek vardı. Eşeğin kafasına bir mutfak önlüğü bağlamışlardı ve eşek çok korkmuş görünüyordu. Gölün diğer tarafında yaşayan kuzenim Edith’i ziyaret ettik, oğlunun iki tane yaşlı, iki de genç güvercini var ve ahırın tepesinde yaşıyorlar. Oğlan merdivenle yukarı çıkıp onları görmemi istedi. Kendisinin iki kaplumbağası ve minik bir kargası da var ama karga ben onu göremeden uçup gitti.”
“Yeğenim için sana ve Molly’e gönderdiğim gibi resimler yapıyorum. Tavşanım bahçede yaşıyor ve o kadar tombulladı ki onu yürüyüşe çıkarıyorum ve kaçmasın diye boynuna bir tasma takıyorum. Abim yağmur yağdığında balık tutmaya gidiyor ve hava açıksa resim yapıyor. Resimde gördüğün çuvaldan mısır çalan bir tavuk. Bu ise ağaçlığın ortasında bulduğumuz bir köpek, annesi bitişik çiftlikte yaşıyor, yavrusunu bir kuytuda sakladığını düşünüyoruz. En derin sevgilerimle, Beatrix Potter”
“Tavşanım Peter o kadar tembel ki, şöminenin önünde, küçük bir kilimin üzerinde yatıp duruyor. Pençeleri çok uzadı ve onu rahatsız etmeye başladı, ben de onları makasla kısaltmayı denedim ama tırnakları o kadar sertti ki sonunda kocaman bahçe makaslarından kullanmak zorunda kaldım. Ben tırnaklarını kısaltırken o sakince oturup ön patilerini bitirmeme izin verdi ama arka ayaklarına geçtiğimde gıdıklanmaya başladı ve tekmeledi, çok yaramaz kendisi. Peter eğer vahşi bir tavşan olsaydı tırnakları çukur kazarken kısalırdı ve kesmeme de gerek kalmazdı. Aşağıda gördüklerin kartopu oynayan tavşanlar.”
“Kediciğin fare yakalamaya başladı mı diye merak ediyorum. Bence süt içmeyi tercih eder, kendisi her kedi gibi davranmak için fazla kibar. Bu fareler bir delikten aşağı kaçıyorlar. Resimdeki oyuncak bebeklerin hiç saçı kaldı mı, ya da resimdeki sosisleri yiyip bitirdiler mi diye merak ediyorum.”
—
Potter’ın Noel’e mektuplarının Morgan Library’de bulunan kopyaları bu kadar. Sanırıım Potter’ı yaptığı işte bu kadar başarılı kılan şey özellikle son mektubunda yaptığı, yani yarattığı dünyanın içinde yetişkin mantığına direnmesi. Kulağa biraz tırıvırı geliyor olabilir, ama bence işin sırrı hakikaten oyuncak bebeklerin taraklarla sınavından, kağıt üzerindeki sosisleri yiyip yemediklerinden serbestçe bahsedebilmekten geçiyor. Anladığım kadarıyla Potter mektuplardaki resimleri çizerken öyle dümdüz bir anlatının filan peşinde değil, canı ne isterse çiziyor ve yanına bir iki cümle koyuveriyor. Canı oyuncak bebek ve tabakta yemek çizmek istediyse onları iki kısa cümleyle hem birbirine, hem mektuba, hem de Noel’e bağlamayı beceriyor. Bunu güvenle yapabilmek için küçük çocukların saçma olandan kaçmadığından, bilakis oyuncak bebeklerin kel kalabileceği gerçeğini kolaylıkla kabul edebildiğinden emin olmak gerekiyor herhalde. Peter Rabbit’in dünyası öyle bir şey, cümleleri kısa, vaatleri çok büyük.
Aşağıdaki son mektup ise Potter’ın kızkardeşi Marjory’ye yazdığı, kitapların yayınlanması ihtimali hakkındaki mektubu:
“Canım Marjory, mektupları alıp kaçtığımı düşüneceksin! Mektupları bundan sonra daha uzun tutmayı planlıyorum çünkü bir listelerini çıkaracağım, ama henüz bir kitaba dönüşeceklerini düşünmüyorum çünkü yayıncı şiir istiyor. Yayıncı, kitap basan bir beyefendi ve benden parasını verebileceğinden daha büyük bir kitap istiyor! Bayan Potter kendisiyle tartışmakla meşgul.
Yayıncı pazar günü hastalandı ve kızkardeşleri, kuzenleri ve teyzeleri kendi aralarında tartıştı; bu kitap hiç yayınlanabilecek mi diye merak ediyorum! Sanıyorum Bayan Potter yakında başka bir yayıncıya gidecek! Kendisi altı şilingden satılacak büyük bir kitaptan ziyade tanesi bir şilingden iki ya da üç tane minik kitap basmak istiyor, çünkü Bayan Potter küçük tavşanların bir kitaba altı şiling harcayacak parası olmadığına ve kitabı almayacaklarına inanıyor. Bugün British Museum’daki Okuma Odası’na gittim, kafiyelerle dolu harika bir eski kitabı görmek için. Basılsa da basılmasa da orada gördüklerimi çizmek niyetindeyim.”
“Okuma Odası gerçekten kocaman, yuvarlak bir oda ve etrafında bir sürü galeri var – duvarlar kitaplarla, odanın kendisi de yüzlerce sandalye ve masayla dolu. İçerde çok fazla insan yoktu, ama olanları izlemesi çok eğlenceliydi! Bir de bu müzede yaşayan insanlar varmış ama Bayan Potter onları görmedi, denilene göre bu insanlar cinslerinin en kocamanlarındanmış. Bayan Potter bir daha müzeye gittiğinde yanında Keating’s Böcek Tozu götürecek. Kitapların içinde pirelerin olması ne garip şey! – Beatrix Potter”
—
Bu son mektubu dahil etmekten resmen mutluluk ve gurur duydum, çünkü çocukların dünyasında kendi evinde gibi rahat olan Potter’ın yeri geldiğinde ne kadar inatçı, işinde ne kadar titiz, bir yandan ne kadar becerikli bir işkadını olduğunu da gösteriyor. (Aklıma geçen sene bu zamanlar çevirdiğim, Flannery O’Connor’ın yayıncısıyla mektuplaşması geldi hemen) Bayan Potter tembel tavşanları seviyor, ama yayıncısıyla da tartışıyor. Yaptığı başka türlü mümkün olamazdı zaten. Yaşasın.
Görsel notu: Ana fotoğrafta Potter 1885 yılında, faresi Xarifa ile görülüyor. (Zarife yani, di mi? Aşırı sevimli.)