Brooklyn'deki bu mezarlığa da bunun için gelmiştim zaten; kendi ülkemden bildiğim bu gelenek Amerika'ya kadar gelmiş mi diye gözümle görmek için. Gelmiş.

KÜLTÜR

Bakü’den Brooklyn’e, Fotoğraf Albümü Mezarlıklar

“Sevgili Maroçka,

Gittin, ve tüm sevinçleri yanında götürdün,

geride ömür boyu taşıyacağımız

kahır ve keder bıraktın.

Seviyoruz, hatırlıyoruz, yas tutuyoruz.

         Eşin, çocukların, annen, torunların, akrabaların”

 

Bunlar Mara Gleizer’in siyah mermerden mezar taşına Kiril alfabesiyle kazınmış satırlar. Taşa İbranice bir yazı, ismi ve gül sarmaşığına benzeyen bir süsleme de kazılı. Bir de ‘Maroçka’nın hafifçe gülümseyen portresi. Mara Gleizer öleli 17 sene olmuş, ama mezarı başında hala taze çiçekler var.

 

IMG_7271

 

Brooklyn, New York’taki Washington Mezarlığı’nın ana kapısının önünde duruyorum, Gleizer’in mezar taşının üzerindeki yazı durduğum yerden okunuyor. Burası New York’un en eski Yahudi mezarlıklarından bir tanesi; şu an ağzına kadar dolu. Gleizer’inki gibi siyah taşlar mezarlığın dış çeperinde. İç kısımlarda bunlara hiç benzemeyen, daha eski, daha az yazılı ve üzerlerinde hiçbir suret olmayan gri taşlar var.

 

Metro rayları mezarlığı ortadan ikiye ayırıyor, istasyon da hemen yukarıda. Bay Parkway durağında inip aşağıya bakar bakmaz, mezarlıkta kimlerin Sovyetler Birliği’nden ve varisi ülkelerden göçüp geldiğini anlayabiliyorum. Buraya da onun için gelmiştim zaten, kendi ülkemden bildiğim bu gelenek Amerika’ya kadar gelmiş mi diye görmek için. Gelmiş. Doksan yıldır New York’a gelen, gelirken mezar taşlarına kazınacak hüzünlü şiirlerini ve fotoğraflarını da getiren göçmenler, işte bu siyah mermerlerin altında yatıyor.

 

IMG_7257

 

Bundan yaklaşık 8 ay önce, Nevruz’da Bakü’deyken, bayram adeti olduğu üzre dedemin mezarını ziyarete gitmiştim. Bu mezarlık Bakü’nün en tepesinde, her yanında selvi ağaçları olan, içindeyse neredeyse her mezar taşından bir yüzün size baktığı bir yer. Hani mezar taşlarına bakarken istemsizce ölüm yılından doğum yılını çıkarıp ‘öldüğünde kaç yaşındaymış’ sorusuna cevap ararız ya, burada o hesaplamayı yapmaya gerek yok, çünkü fotoğraflar var. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, bazen karı-koca, anne-çocuk yan yana, bazılarının taşlarında kitaplar, bazısında bir şiir, yaşarken hakemlik yapan biri kolunun altında futbol topuyla. Bir tanesi çilingir sofrasında, gülümsüyor. Böyle bir mezarlığa yolunuz düşse size garip gelir miydi? Bana gelmiyor, aksine çok huzurlu buluyorum. Bu mezarlığın Müslüman, Hristiyan ve Yahudi kısımlarında çektiğim bazı fotoğraflar aşağıda. Mezar taşlarının üzerindeki yeşil şey ne diye merak edenler için, Nevruz’da baharın gelişinin simgesi olarak yeşertilen buğday; səməni.

 

,
IMG_3860

 

IMG_3863

 

IMG_3868

 

IMG_3880

 

IMG_3886

 

IMG_3887

Arabadan çektiğim için bulanık çıkan bu fotoğraftaki kişi, milli hakemlerden Eldar Muxtaroğlu: http://virtualaz.org/idman/25180

 

IMG_3878

 

Dokuz ay sonra Brooklyn’de bir Yahudi mezarlığındayım, ama işte siyah mermere kazılı fotoğraflar, taşın yanına bırakılan plastik, neon çiçekler ne Rus Yahudilerine, ne Azerbaycanlılara has bir gelenek. Moskova’dan Kiev’e, Bakü’den Derbent’e, Semerkand’dan Bişkek’e eski Sovyetler Birliği’nin her şehrindeki mezarlıklarda bu taşlardan var.

 

Maya Nieves, mezar taşları yapan Brooklyn Monuments şirketinde çalışıyor. ABD’de mezar taşına fotoğraf bastırma geleneğinin 40-50 senelik bir tarihi olduğunu söylüyor. Masrafı yaklaşık 950 dolardan 1500 dolara kadar değişebilen bu hizmeti yaptırıp yaptırmamak paraya bağlı diyor: “Birçok mezar taşı şirketi kazımaları lazerle yapıyor, bazıları ise elle, ki bu da çok ince ve çok pahalı bir iş.”

 

Nieves, Rusça konuşan cemaatlerin mezar taşı portresine izin verdiğini ve birçok müşterisinin (New York’taki Rusça konuşan nüfusun büyük kısmını oluşturan) Yahudiler olduğunu söylüyor. Mezar taşını dekore etmek Yahudi geleneğinde yasak olduğu gibi İslam geleneğine de aykırı elbette ama, Nieves’in hiç Müslüman müşterisi olmamış.

 

New York Azerbaycanlılar Derneği’nin başkanı Ercan Yerdelenli, şehirde Azerbaycanlılara (ya da Türklere) ait hususi bir mezarlık olmadığını söylüyor. ABD’ye gelen Azerbaycanlıların çoğu, tıpkı ekseriyetle Müslüman olan Kırım ya da Karaçay Türkleri gibi, İkinci Dünya Savaşı sırasında savaş esiri olarak gelmiş. Çoğu New Jersey’deki mezarlıklarda gömülü. Yerdelenli, Yahudiler ve Hristiyanlar gibi onların da bir çoğunun mezar taşında fotoğraflar ve şiirler olduğunu söylüyor: “Kişisel bir tercihtir. Kim fotoğraf isterse fotoğraf koyar. İnsanlar sevdiklerinin yüzünü görmek istiyor.” 

 

Yerdelenli’ye dine aykırılık meselesini soruyorum. “Islam’da, ya da Kuran’da böyle bir şey olmadığı doğrudur, daha da ötesinde sonradan fotoğrafın ya da heykelin dinde yerinin olmadığını söyleyenler de olmuş“ diyor. “Ama modern dönemde, mezar taşına istediğini yazabilmelisin, neden problem olsun?”

 

Bu sözü geçen ‘modern dönemin’ ne zaman başladığı, yani insanların bu işi ne zamandır yaptığı tam belli değil. Brooklyn’in geri kalanında olduğu gibi Washington Mezarlığı’nda da bu modernite “fazla seküler” anlamına geliyor. Bu fazla sekülerlik, çeperde kalan Sovyet Yahudileriyle iç taraftaki Avrupa Yahudileri arasında öteden beri bir sürtüşmeye sebep olmuş.

 

IMG_7258

 

St. Petersburg’daki Pavlovsk Devlet Müzesi’nin direktörü Vera Dementieva’ya göre, mezar taşı stili üzerinden yaşanan bu çatışmanın en az yüz yıllık geçmişi var. Rusya’daki defin kültüyle ilgili bir makalesinde, “milli geleneğin yok olmasını engelleme çabalarının” 1882’ye uzandığını anlatıyor. O senelerde Yahudi cemaatinin önde gelenleri, dini ve ahlaki duyguları zedeleyen taşları ve yazıları kabul etmeme hakkını saklı tutuyormuş. Yirminci yüzyılın başında, insanlar geleneğe karşı gelip ölmüşlerinin fotoğraflarını taşlara koymaya başlayınca sorun daha keskin bir hal almış. Bu ilk fotoğraflı taşların kaldırılması için baskı kurmaya çalışan hahamlar olmuşsa da, birkaç yıl içinde portreli taşlar neredeyse standart haline gelmiş.

 

Rus İmparatorluğu, Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu’ndan ABD’ye göçün fırladığı birkaç dalga var. Yirminci yüzyılın, Birinci Dünya Savaşı ve Bolşevik Devrimi’ni de gören ilk 20 yılında, o topraklardan ABD’ye 2.6 milyon insan göçmüş.

 

Sonraki onyıllar boyunca SSCB’nin göç yasağı sebebiyle akıntı neredeyse durmuş, ta ki 1970-80’lerdeki Yahudi göçü dalgasına kadar. Bu dönemde Sovyet Yahudilerinin çoğu İsrail’e giderken, yaklaşık 60 bin kişi ya doğrudan, ya bir süre dolandıktan sonra ABD’ye varmış.

 

IMG_7270

 

Sonraki büyük dalga da Sovyetler çöktükten hemen sonra gelmiş. 1990’lı yıllarda, yarım milyon insan, ekonomik kriz ve siyasi belirsizlikten kaçıp kendilerine burada yeni bir memleket bulmuş. Amerika’da evinde Rusça konuşan insanların -ki bunların hepsi etnik Rus değil çünkü yaşasın emperyalizmin halkların enternasyonel kardeşliği- büyük kısmı New York’da yaşıyor.

 

Bunca insanın ölümle ilgili geleneğini bir birine bağlayan şey din de değilmiş, peki neymiş? Dahası, mezar taşına fotoğraf bastırmak bu kocaman bölgenin insanlarına özgü bir gelenek mi? Bir bilene sormak için bu sefer Brooklyn’in diğer tarafındaki tarihi Greenwood Mezarlığı’na gidiyorum. Çoğu Hristiyan olsa da bu devasa yerde her milletten insan var.

 

IMG_7193

 

Greenwood’da çalışan tarihçi ve soy izleme uzmanı Cihangir Usmanov, bu tercihin tamamen kişisel olduğu, Rusuyla Sovyetiyle alakasız olduğu görüşünde. Usmanov’un doğduğu memleket olan Tacikistan’da dindar Müslümanlar mezarlarında fotoğraf kullanmıyormuş ama Hristiyanlar ve Yahudiler’de bu gelenek varmış.

 

Peki bu uygulama ne zamandır var? Usmanov, “Yapılması mümkün hale geldiğinden beri” diyor. Fotoğraf dediğimiz göreceli yeni bir mefhum. 

 

Nieves gibi Usmanov da masrafı vurguluyor: “İnsanlar artık taşlarında fotoğraf kullanmıyorsa, paraları yetmediğindendir.” Azerbaycan’da bu gibi taşların statü sembolü haline geldiğiyle ilgili eleştirileri anımsıyorum. Hele de mafya babalarının yaptırdığı türden, gerçek insan boyunda, yetmezse kapı boyunda, tantanalı, heykelli taşlar çok masraflı olsa gerek, diyorum (zaten bunların varlık sebebi harcanan parayı göstermek; aşağıya Rusya’nın Yekaterinburg şehrinden üç örnek koydum). “Öyle olmasına öyle ama bu evrensel bir uygulama, tüm kültürlerde var” diye yineliyor Usmanov. 

 

russia

Dikkatli bakılırsa arkada normal insan mezarları görülebilir.

 

russia2

‘Problem?’ kepsi bu aileye zimmetli.

 

russia3

 

Yekaterinburg’da en akıl çıkarıcı örneklerini gördüğümüz bu uygulamanın öyle her yerde herkesin yaptırdığı sıradan bir şey olduğuna ikna olmaya pek niyetli değilim. Usmanov’un arabasına binip, kendisinin ezbere bildiği değişik taşlara bakmaya gidiyoruz. Bir yığın anıtkabir, yanındaki yüz yıllık ağacın boyu kadar mermer haç, bir değil iki kapısı olan türbelere işaret ediyor, hatta sfenksleriyle tam takır bir anıt piramit de görüyoruz: “Gösteriş mi yapıyorlar? Olabilir, bilmiyorum” diyor, bir yandan aslında biliyormuş gibi gülerek. “Ama her şekilde bunlar o gerçek boyutlu, fotoğraflı taşların geçmişteki versiyonları.”

 

Greenwood Mezarlığı’nda yönetim taşın üzerinde ne olduğuna karışmıyor, sadece boyutuyla ilgili kurallar var. Yine de bazı taşlar diğerlerinden daha çok dikkat çekiyor. Mesela İranlı karikatürist Ardeşir Mohasses’in, üzerinde imzalı karikatürü olan mezar taşı, başta yanlış anlaşıldığı için kabul edilmeyecek olmuş. Usmanov’a göre bu taş da benim bahsettiklerim gibi, kişisel bir ifadenin bir türü sadece.

 

IMG_7201

 

Birden arabayı durdurarak kendi sözünü kesip “şunu görüyor musun?” diyor. Üzerinde kazıma değil, gerçek sepya bir fotoğraf olan bir taşın önünde duruyoruz. “Şu an okuyamayacaksın ama, Samuel Steven, 1859 diyor. Gördün mü? Sovyetler Birliği’nden önce.” Teorisini kanıtlamış gibi gülüyor. Arabaya geri bindiğimizde kendi ailesinden bir hikaye anlatıyor: 

 

“İki sene önce annem öldüğünde, kardeşimle ben fotoğraf koysak mı diye düşünüyorduk. Sorun hangi fotoğrafını kullanacağımızdı. Annem sekiz sene boyunca kanserdi, ve bu son dönemlerde çekilmiş fotoğrafları kullanılabilir değildi pek. Eski fotoğraflarında ise… çok güzel ama fazla genç. En sonunda yapmamaya karar verdik.

 

Çinliler, İtalyanlar, Yunanlılar da mezar taşlarında fotoğraf kullanıyor. Çoğu küçük, oval, çerçeveli fotoğraflar. Mezar taşı şirketinde çalışan Nieves, “İtalyanlar Meryem Ana portreleri, Katolik imgeler de kullanır” diyor. Usmanov ise bana heykellerin, büstlerin, yere paralel, bronz kapaklı minik fotoğrafların olduğu mezar taşları gösteriyor: “Siyah taşa kazılı fotoğraf değil, ama fikir aynı.” 

 

IMG_7194

 

Gerçekten de dünyanın birçok yerinde öyle veya böyle ‘görüntülü’ mezar taşları bulmak mümkün. İstanbul Aşiyan Mezarlığı’ndan bir tanesini sitede yazmıştık. Yine de, Greenwood Mezarlığı’nda geçirdiğim o iki saatte, tepesinde birisi kırık iki tane boş shot bardağı, üzerinde ‘sevgili eş, baba, dede’ Nikolay Şkandin’in ağız dolusu gülümsediği bir portresi olan siyah mezar taşına eş bir şey görmedim.

 

IMG_7191

 

 

Şkandin’in, etrafını çevreleyen özelliksiz gri taşların arasından hemen seçilen taşından cesaret alıp son bir kez deniyorum: “Benim bahsettiğim taşların üzerinde bir de dilekler ve şiirler oluyor.”

 

“Bak işte o,” diyor Usmanov, “tamamen Rus işi.”  

 

Oh be.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YOrhan Pamuk’u Bezdirmişsiniz
Orhan Pamuk’u Bezdirmişsiniz

Orhan Pamuk, sırf yurtdışında başarılı diye eleştirilmekten (hâlâ) şikayetçi: “Romanın başarısını kendisine karşı bir silah olarak kullanıyorlar.”

KÜLTÜR

YKazuo Ishiguro ile Röportaj: Kurgu Sanatı
Kazuo Ishiguro ile Röportaj: Kurgu Sanatı

Edebiyat nobelinin yeni sahibi Kazuo İshiguro ile hayat hikayesi, ilham kaynakları, çalışma rutini üzerine yapılmış en kapsamlı röportajlardan biri.

ENGLISH

YIn Turkey, female patients bear brunt of misdiagnoses
In Turkey, female patients bear brunt of misdiagnoses

The common request shared by every woman I spoke to for this article was that they would be properly listened to.

Bir de bunlar var

Behzat Ç: Yanlış Hayatın Doğru Kahramanı
Çatlaktan Obruğa, Çay Var İçersen
“Atmayın Arkadaşlar”

Pin It on Pinterest