Posta’da çok güzel bir sanat haberine rastladım:
Haber gördüğünüz gibi “Babalar kızacak” başlıklı, sabah galeyanı temalı. Bir sanatçı, babamızı babamızla öpüştürmüş. En iyi ihtimalle kendini sevmekle ilgili, en kötü ihtimalle ÇOK AHLAKSIZ ŞEYLER imalı tehlikeli görüntüler çıkarmış ortaya. Ve babamız şimdi çok kızacak. Kızacak çünkü kızacağını biz söylüyoruz. Acaba biraz da biz böyle söylediğimiz için mi kızacak? Gazete değil eski Yunan’da sıradan bir gün mübarek. Haber verir gibi yapıyor ama, asıl gözü sopada. Haberin kenarına vesikalığı da çakmışlar, yanlış adamı dövmeyin diye. Çok kızdınız mı? Kızmanız lazımdı. Sanatçı dövesiniz geldi mi? O da olmalıydı. Ayarlarınızı kontrol ediniz. Haberi okurken Hasan Özgür Top için o kadar korktum ki suratını mozaiklemek gibi manyak manyak şeyler geçti aklımdan.
Top, bu seri için şöyle konuşmuş:
“Eserlerimi ‘biz birbirimizi biliriz’ adında topluyorum. Arabesk türünde müziğe dair insanlar üzerinden işler yapıyorum. Arabesk benim açımdan çok mahrem bir alanı temsil ediyor aslında. Küçük yaşlardan itibaren benimde dinlediğim bir müzik türü. Aslına bakarsanız yaşam tarzı diyebiliriz. Orhan Gencebay’ı, İbrahim Tatlıses’i,Müslüm Gürses’i, Ferdi Tayfur’u birbirleriyle ilişki halinde dertleşirken, konuşurken, yemek yerken bir araya getiriyorum. Biz birbirimizi biliriz derken o içe kapalılığı biraz da ifade etmeye çalışıyorum. Dışarıya çok fazla kendini beğendirme telaşı gütmeyen insanlar. Kendini ifade etme noktasında çokta kaygılanmayan bir ruh hali görüyorum. Bende böyle bir insan oldum biraz.”
Kusura bakma Hasan Özgür Top, bu açıklama kulağa fazla anlamlı ve incelikli geliyor, o yüzden hepsini “farklı” kelimesiyle şöyle bir toparlamak istiyoruz. Gören çalışmada ne olup bittiğini İYİCE anlamadıysa diye “Kadını çıkartıp yerine ERKEK kafası koymuştu…” diye de iyice açıklayacağız. Çünkü bizim derdimiz baba kızdırmaktı. Bir de vesikalık alabilir miyiz? Şöyle biraz dönersen… KLİK!
(Hepsi bir yana, efsanevi “Kendine Yükselen İbrahim Tatlıses” çalışmasının bir kopyası için kolumu filan verebilirim, o kadar güzel. Peki bir de kendini öpen Posta gazetesi konulu bir çalışmayı peçeteye yazıp istek yapsam, Top’a şöyle biraz uzatsam…)