…Her zaman. Ayşegül Aldinç’i ihtirasla severim. İnanılmaz derecede güzel olduğu için mi? Benim gözüm biraz çapkındır, ama vallahi billahi tek ondan değil, tek ondan değil. Bir kere bayağı komik bir kadın, mesela şöyle tweet’lere imza atıyor:
Bunu okuyunca bütün gün dede gibi “Pes mendili, çok alem, çok alem” diye kendime söylene söylene dolaştım. İkincisi, Aldinç’in Nazan Öncel bestesi iç kıyıcı Beni Hatırla klibini izlerken ve kafası postişli Toprak Sergen’e rağmen klibe duygulanmayı başarırken bütün kliplerine şöyle bir baktım da, amma müdanasız ve seksi klipler çekmiş zamanında. Şimdinin “Ful kontrast, arkaplanla yekpare, yapayalnız dev vantilatörlere meydan okuyorum, çünkü kalite bu” kliplerine nazaran doksanlarda bir klip çocuğu mecburiyeti vardı, o kontenjan yoldan toplanan Kanadalı turist çocukla da dolardı, smokinli erkek mankenle de, ama aranırdı. Aldinç’in kliplerinin gerektiğinde bu mecburiyeti zarafetle kabul eden, hem de “Ben ne istersem yaparım” raptiyesiyle yerine oturtan bir tarafı mutlaka var.
Ama ne diyordum? Ayşegül Aldinç’in klipleri başka. İçinde mutlaka kendine özgü bir gariplik, krem şanti, çıplak Fikret Kuşkan, bir başkasında ise niyeyse yıllardır içten içe deli olduğundan şüphelendiğim Toprak Sergen var. Valla burada gazetecilik taklidi yapıyorum diye kafama Ahmet Hakan nesnelliği takınıp etkilenmiyormuş gibi yapamayacağım, sözkonusu kliplerde kalite bayağı konuşmuş:
Gene de bunların içinde Aldinç’in kaşı, gözü, en önemlisi tavrı olmasa bu klipler Susam Sokağı’na dönerdi, “Çocuk kafasında peluşla ne yapıyor öyle?” der dururduk. Ama Ayşegül Aldinç’in neden bayağı kıç tekmeleyici bir kadın olduğuna bir örnek daha vermemiz gerekirse, geçen sene yazdığım bir şeyi alıntılamam gerekir:
“Televizyonda rastladığımız konuşma şovuna kişisel bir “Acaba ne kadar dayanabiliriz” testi yaparken bir anda farkettim ki, bir kaç dakikadır Önemsiz Genç Şarkıcı muamelesi yaptığım konuk Ayşegül Aldinç! Ama geniş açıydı! Ve beklemiyordum! Tanımadım. Sonra yakın plana geçince gönlümden salıncaklar havalandı, hakikaten ne kadar güzel görünüyordu, böyle yıldırım gibi bir şeydi. “Konuk bulamayıp eski Youtube videosundan mı kesmişler Ayşegül Aldinç’i? Zaman mı değmemiş ne olmuş?” diye düşündüm. Sonra Ayşegül Aldinç, neredeyse stüdyonun dekoruna karışan deli ve güzel saçlarının hakkını vererek yanında oturan konuğa, bir komedi dizisi oyuncusuna sayaç kontrolü çekti: “Yalnız sizin dizide bütün komiklikleri erkekler yapıyorlar, sizin dizinin komikliği, erkekler arasında. Ona göre yazılıyor.” gibi bir şey deyiverdi! Mükemmel bir andı. Cümlesi bittiği anda Maşizm Zabıtası sunucu Mesut Yar, yüzünde hafif rahatsızlık ve zorunlu ekran memnuniyetinin birleştiği surat ifadesiyle “…Konuklarımıza da kağıt bardakta çay vermişiz” diyerek konuyu ışık hızında değiştirdi. Konu, doğal olarak konuk çayıyla ilgilenmekte zorlandı. Beklemiyordu. Kendisine “Seni bir profesyonel yönlendirecek, rahat ol” demişlerdi, şaşkındı. Gene yanlış ellere düşmüştü. Sunucu, bu ustaca kotardığı şerit değişikliğinin üstüne Ayşegül Aldinç’i şarkısını söylemeye davet ederek “Bizim konuşma şovundan bu kadar. Bizimki, anlamsız gülüşmeler ve bayağı şakalara açık, başka türlü konuşmayla karşılaşınca çok şaşırıyoruz, hemen canımız şarkı dinlemek istiyor. Gene de sorsanız programda sımsıcak sohbetlerin yapıldığına yemin ederim. Şimdi biraz da dans edelim” mesajını açıkça ifade etti. Ayşegül Aldinç’in umru bile olmadı, diyeceğini demişti, ama dahasını da duymak isterdik. Gerçekten Youtube’dan kesilmiş muamelesi gördü.
İlerde Tolkşov Bakanı olursam duvarın önünde suratını bir türlü ayıramadığım bu gözlüklü ve vizyonsuz sunucular ordusu olacak – Üstelik bunlara nezarette çay bile vermeyeceğim, sadece bardak. Kağıt bardağa bakarak düşünce gücüyle konu değiştirmeye çalışacaklar saatlerce. Oysa konu dışarda, ve özgür.”
Valla konu da özgür, Ayşegül Aldinç de. Kıymetini bilelim.
(Ana görselin orijinali, kaynak)