Ladik’in sanatı, sesi ve bedeni kişisel ile politik olanın kesiştiği ve üst üste bindiği bir hazne olarak sunuyor.
Buić’in tekstile yaklaşımı, işin yüzeyi boyunca ritmik olarak düzenlenmiş kıvrımlar, katmanlar ve çıkıntılarla nitelenir.
Kısıtlayıcı bir Sovyet rejimi tarafından körüklenen, eninde sonunda dünyayı da parıldatan bir yaratıcılık.
Ölümünden on yıllar sonra, Sibirya’dan binlerce mil uzakta, Dyagileva’nın mirası hâlâ, hep olduğu gibi hareket halinde; elden ele, yeni jenerasyonlara aktarılıyor.
Kadınlar, izleyiciye doğrudan bakan, nikah ve düğünlerin buyurduğu özgürlük kaybıyla yüzleşen gözü kara bir balerin kadrosudur. Nijinska’nın feminist okumasının göz ardı edilmesi zordur.
Kolářová’nın sanatsal pratiği yaşamı boyunca gündelik hayatı ilgilendirenin ve kıyıda köşede kalmış, ıvır-zıvır olanın sorgulanması etrafında şekillendi.
Bugünün teknolojik gözünün gördüğü ve gösterdiği imajlar hakikatin neresinden bakarlar? En nihayetinde hakikat bir sızıntıdan, hem kurmacadan hem de gerçeklikten kuvvet almaz mı?
Görüntülerin eskiliği, bazı yerlerde gözü rahatsız eden “eski püskülüğü” beni rahatsız etmiyordu. Görüntü ve sesin birbirinin önünü kesmediği bir film yapmak istedik; birbirlerinin önüne geçmediği ama eşit derecede önemli oldukları bir film.