Toplumsal cinsiyet eşitliği, adeta bir marka haline gelmiş Nordik kimliğinin ayrılmaz bir parçası. Öyle ki, aşırılıkçı grupların yanı sıra, sağcı siyasi aktörler de toplumsal cinsiyet eşitliğine dair fikirleri, göçmen karşıtı ve ırkçı gündemleri lehine kullanıyor.
Kapitalizm ekofeminizmi en politik, en yıkıcı ve en küreselleşme karşıtı unsurlarından arındırarak sterilleştirmeye çalışıyor.
Hak ettiğimiz kürtaj klinikleri yalnızca tıbbi birer alan değil, aynı zamanda bir toplumsallık, siyasi örgütlenme ve mimari tahayyül alanı da olmalı.
Anlamıyorum, feministler neden hâlâ hayvanlara ve kadınlara uygulanan baskıların benzerliğini görmekte zorlanıyorlar?