Bridgerton gibi yapımlar, öyle ya da böyle kadınlık deneyimlerimizi sadece geçmişe bakarak değil şimdinin alışkanlıklarına, düşünce biçimlerine de bakarak güncellemek için bir fırsat veriyor.
Emily yeni nesil kariyer kadını olarak Paris için yola çıkmış bir fetihçi değil, onda kendi etkisini yaratmaya kararlı bir tekno avangarttır. Zira üç sezon boyunca Paris’te yaşayan Emily, Paris’i Paris yapan şeyin ne olduğunun peşine asla düşmez.