Bunu nasıl yazacaksın bilmiyorum ama… Bir ses duydum, böyle ÇIP ÇIP ÇIP ÇIP ÇIP diye bir ses.
Ne sevindin be Bob Dylan, ne sevindin kızın hayatı kaydı diye.
Her türlü eğlenceyi ve güzelliği “ruhaniyetle” ikame etmeye çalıştıkça, ruhaninin kendisi bir şakaya dönüşüyor.
Başarılı bir yazar olmanın asıl sırrı aileden zengin olmak mı?
İnsan 30’una girerken 20’li yaşlarının öne çıkan olayları üzerine biraz daha yoğun düşünüyor galiba. Benim 20’li yaşlarımın öne çıkan olayı babamın ölümü oldu.
Kayseri Ticaret Odası’nın bir marşı olduğunu biliyor muydunuz? Lütfen şöyle buyrun:
Hem yaprakların uçuşmasını gösterebilip hem de zamanı tam olarak akıtmayıp sürekli başa dönen GIF, fotoğraf ve resimle sinemanın ortasında bir yerde duruyor.
“Sanatsal özgürlüğüm ve dürüstlüğüm satın alınamaz.”
Meğer bayıltan neonlar, ne idüğü belirsiz kolajlar, yazarın pişmiş kelle fotoğrafını kapağa kondurmalardan önce bir zaman varmış Türk yayıncılığında.
Tarihin kadınlara tayin ettiği tanrıçalık/orospuluk, uysallık/hırçınlık, iyilik/kötülük ikiliklerini yırtıp attığı için bu kadar seviyorum bu Venüsü.