Ben şuna ikna oldum; ayrışamıyorum. O mozaiğin içindeyim. Ayakkabılarımla 2000 yıllık mozaiğe basıyorum, mozaiğe dahilim. Aynı dönemdeyim, aynı zaman-mekandayım. Bir varoluş, hatta oluş problemi yaşıyorum.
Konu, ölümü ötelediğimiz, susturduğumuz bir yerden hayatın kutsallığına dair olunca, ölüme ve kendini öldürme isteğinin ne olduğuna taraf olmadan bakabilir miyiz?