Bir kez kaçmadan, kaçmanın gücünü hissetmeden eve tekrar tekrar yakalanışını da fark edemiyor insan.
Ev bir yanıyla hep anneye işaret ediyor. Sığındığımız kadar kaçtığımız bir yere, bedene. Ne kadar geride bırakmaya çalışsak da hep yanımızda taşıdıklarımıza.
Yeni Türkiye sinemasında kadın yönetmenler eve nereden bakıyorlar? Cehennemin içerisinde yine de nefes aldırtan yeni ev tahayyülleri kuruyorlar mı?