Torunlarımız “nineciğim, dedeciğim Donald Trump ABD’nin (dünyanın) başına geçtiğinde sen ne yapıyordun,” diye soracaklar
O zaman da aynı şimdilerde olduğu gibi ülkede gerçekten olup bitenleri bilmek çok zordu. Sivas’ta olanlar haberlerde bulanık görüntüler halinde bir görünüp bir kayboluyordu.
Dilediğimiz erkekle yatma özgürlüğüne sahip olsak da orgazm oluyor muyuz? Olmuyorsak bunu hiç konuşuyor muyuz? Yoksa zevki erkeklere mal edip, sevgilinin kollarında uykuya dalmayı bütün zevklerin ötesinde bir zevk olarak mı tanımlıyoruz? Kaç kadın orgazm ile biten ya da orgazm içeren bir sevişmenin en doğal hakkı olduğunu düşünerek sevişiyor?
Kadınlı erkekli, insan bedeniyle, hazla, neşeyle, rengârenk, çok sesli bir yaşamı hak ettiğimize inanıyor, sosyal medyadan mahrum yaşadığımız o yıllarda, kendi bedenimiz üzerinden verdiğimiz mesajlarla kafa dengi insanlarla bir araya gelmeye çalışıyorduk. Zaman yarım kuşak atmışken, Gezi kadınlarının özgürlük feryadından güç alıp da sokaklara fırlayan bizler nihayet meydanlarda buluştuk.
Anlatacağım hikaye İstanbul’un iyi, çok iyi okullarından birinde geçiyor. Okul Nişantaş’ın göbeğinde, eğitimli, kültürlü, ilerici, modern ailelerin çocuklarını göndermeyi seçtikleri, disiplini ve zorluğuyla ünlü bir okul.