“On dört yaşında bir çocuk Alevi olabilir mi?”
Hadi bu sene biraz daha sade ve zor şeylere yönelsek…
Şiddet sevgiyi pekiştiriyormuş. Sevgi ve güzel olan her şeyin müdürü şarkıcı İzzet Yıldızhan böyle diyor. (O zaman doğru olmalı) Peki bu haber… niye haber? Bu saçmalıkların haber değeri niye bir türlü düşmüyor? Şimdi elli beş tane köşe yazarı yıllardır alışık olduğumuz bayıklıkla skandalize olup Yıldızhan’ı azarlasın, olay çıksın diye. Gazete de böylelikle karısını […]
Mart ayından muhteşem bir haber, Trabzonlu avukat amcanın bürosunun girişine astığı uyarıdaki ayrıntıya özen, tasvir gücü… Edebe çağrı değil Grinin Elli Tonu mübarek.
Bizi gittiğimiz her yerde takip eden sensörleri cebimizde taşıyoruz. Bunun ortalama bir insanın mahremiyeti için ne anlama geldiğini düşünün.
Siyaset felsefecisi Susan Buck-Morss Açık Gazete’nin konuğu olmuş. Bize de afiyetle okumak düşmüş.
Olay yaratan romanlarının çoğunu hasta yatağından yazan V.C Andrews’un ölümünden sonra kitap serilerini yazmaya devam eden Andrew Neiderman ile röportaj…
Tutanak Başkanlığı yanlışlıkla 4-c sınıfının sıra altı mektuplaşmasını kayda geçirmiş. (Bu kağıdın yazıcıdan yavaş yavaş çıktığı an… Arkada çalan Requiem for a Dream müziği)
Açlığın sınırında, ölümle yaşamın sınırında. Bir ülkenin sınırında, bir başka ülkenin tam ortasında, kadınlıkla erkekliğin sınırında. Seçilmişle seçenin, devletle hakikatin sınırında. Ve sınırda bir duvar yükseliyor, Ayşe’yle aramızda, Ayşe’nin vücudunda başka bir duvar…
Ofisimiz olsa içine ne tıkıştırırız?