Geçen Cuma ABD’nin ”en çok aranan teröristler” listesine ilk kez bir kadın eklendi. Başının üzerindeki ödül de 1 milyon dolardan 2 milyon dolara çıkarıldı. Bu kadının ismi Assata Shakur. Shakur’un Black Liberation Army’ye katılırken kendisi için seçtiği ve yıllardır kullandığı bu ismi nedense reddeden FBI’a göre ise: JoAnne Chesimard.
Assata Shakur 1947 yılında Queens New York’ta doğuyor, çocukluğu ve gençliği ise ülkenin daha güneyinde, Kuzey Carolina’da geçiyor. Kuzey Carolina o dönem güneydeki diğer eyaletler gibi ABD’nin en ırkçı yerlerinden. Assata da böyle bir yerde; siyahların beyazlarla aynı okullara, aynı kütüphanelere gitmesinin ya da beyazlarla evlenmesinin yasak olduğu, istasyonlarda ayrı salonlarda beklediği, lokantalara ayrı kapılardan girmek zorunda olduğu ve bunun gibi türlü türlü ırkçı kanunun (ve bu kanunları yapan insanların) bulunduğu, kendi ifadesiyle “bize ayrılan bölmelerin dışına çıkmamızın çeşitli tehlikelere ve hatta ölümümüze sebep olacağının her an hatırlatıldığı” bir ortamda büyüyor.
İki fotoğraf da Kuzey Carolina’dan. Durham, 1940
Bir ara liseyi terk etse de sonradan avukatlarından biri olacak teyzesinin yardımıyla okulu dışarıdan bitiriyor, üstüne hızını alamayıp New York’ta üniversiteden mezun oluyor. Bu dönem politize de oluyor ve kısa süreliğine Kara Panterler’e katılıyor. Kara Panterler’in doğru düzgün bir tarih anlayışı ve bilgileri olmadığını düşünerek ve örgütteki erkeklerin maço tavırlarına gıcık olarak buradan ayrılıp Black Liberation Army’ye katılıyor. Black Liberation Army kendini emperyalizm, ırkçılık ve cinsiyetçilik karşıtı olarak tanımlayan, siyahlara yönelik ırkçılığın ortadan kaldırılmasının sınıf mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğini savunan devrimci, Marksist ve silahlı bir örgüt.
Bütün bunlar olurken Amerikan derin devleti de boş durmuyor tabii. FBI, COINTELPRO adını verdiği bir programla Amerika içerisindeki örgütlenmeleri, Martin Luther King dahil özellikle ırkçılık karşıtı figürleri ve hareketleri yerel polis kuvvetlerinin yardımıyla izliyor, izlemekle kalmayıp yer yer suikastler, haksız suçlamalar, ajan sızdırmalar, tacizler ve işkencelerle çeşitli müdahalelerde bulunuyor.
Assata Shakur da pek çok kez tutuklanıp türlü suçlamalarla yargılanıyor ama tümünden beraat ediyor. 1973’e kadar. 1973 yılında New Jersey otoyol gişesinde polis Assata Shakur ve iki BLA üyesinin bulunduğu otomobili durduruyor. Çatışma çıkıyor, bir polis ve bir BLA üyesi ölüyor. Diğer BLA üyesi kaçıyor. Assata Shakur ise sırtından ve elinden vurulmuş bir şekilde tutuklanıyor, işkence görüyor. Suçluluğu kanıtlanamamasına rağmen (olay yerindeki silahların hiçbirinde Shakur’un parmak izi yok, kendi vücudunda da silahı ateşlemiş olabileceğine dair bir ize rastlanmıyor. Shakur kendisinin ellerini havaya kaldırdıktan sonra polisin ateş açtığını söylüyor. Zaten yakalandığında sırtından ve elinden vurulmuş halde. Shakur’un ateş açtığını gördüğünü söyleyen tanık polis daha sonra bu ifadesinin doğru olmadığını kabul ediyor), Shakur “kanuni linç” olarak adlandırdığı yargılama sonucu tamamı beyaz bir jüri tarafından cinayetten suçlu bulunup müebbet hapse mahkum oluyor.
Uzun süre bir erkek hapishanesinde tek kadın hükümlü olarak tutuluyor, kadın hapishanesine nakledildiğinde ise 2 yıl boyunca hücre hapsinden çıkarılmıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Mayıs 1979 tarihli bir raporunda Shakur’un hapis koşullarının hiçbir mahkuma reva görülemeyecek kadar berbat olduğu sonucuna varıyor.
Kasım 1979’da Assata Shakur, aralarında kardeşi Mutulu Shakur’un bulunduğu bir grup BLA üyesinin yardımıyla hapishaneden kaçıyor ve Küba’ya iltica ediyor. O zamandan beri de Küba’da. Bu arada Mutulu Shakur ünlü rapçi Tupac Shakur’un üvey babası, yani Assata da 2Pac’ın üvey halası oluyor.
Assata Shakur’u 65 yaşında, 40 sene önce olan bu olay yüzünden bugün ABD’nin en çok aranan teröristleri listesine sokan ne peki?
Aktivist ve profesör Angela Davis şöyle diyor: “Bunun günümüzün mücadelelerinde yer alan insanları korkutma amaçlı olduğunu düşünmeden edemiyorum. İfade özgürlüğü olarak korunması gereken devrim, radikal değişim savunuculuğuyla FBI’ın terörizm olarak gösterdiği arasında bir fark var. Assata kesinlikle hala bu ülkenin radikal dönüşümünü savunuyor. Dolayısıyla ona yapılan bu saldırı tam da terörizmin mantığını yansıtıyor çünkü değişime götürecek radikal aktivizmi savunabilecek bugünün genç insanlarını korkutmaya yönelik. Assata bir tehdit değil. Bu ancak bir kan davasıdır. Ki Assata’nın masum olduğunu da biliyoruz, hepimiz delilleri gördük.”
Akademisyen James Braxton Peterson ise Kara Panterlerin eli kanlı teröristler olarak anılmasının Amerikan devletinin bu hareketlerin ortaya çıkmasına neden olan ırk savaşındaki rolünü hasır altı etmesinin bir yolu olduğuna dikkat çekiyor: “hükümetimiz yakın tarihin kanlı ırksal çatışmalarındaki rolüyle yüzleşecek gibi gözükmüyor, dolayısıyla Assata doğduğu ülke ABD’de asla özgürce yaşayamayacak. Assata’nın durumu, hükümetin ona ve tüm bunların ortaya çıktığı zamana karşı tutumu hepimize kısa süre önce Kara Panterler’in ABD hükümetine karşı en büyük tehdit olduğunu ve Assata Shakur gibi devrimcilerin bu ülkenin en korkulan teröristleri olarak görüldüğünü hatırlatıyor.”