İnsanların okudum deyip okumadıkları kitaplar Top 10!

ECİNNİLİK

YAZI

Asrın Yalanı: “Okudum, Hepsini Okudum”

İngiliz gazetesi Guardian’ın haberine göre 2000 kişinin katıldığı bir anket sayesinde insanların okudukları yalanını en çok söylediği kitaplar listesi belirlenmiş:

 

İnsanların Okudum Deyip Okumadıkları Kitaplar Top 10

1 1984 – George Orwell (26%)

2 Savaş ve Barış – Leo Tolstoy (19%)

3 Büyük Umutlar – Charles Dickens (18%)

4 Çavdar Tarlasında Çocuklar – JD Salinger (15%)

5 Hindistan’a Bir Geçit – EM Forster (12%)

6 Yüzüklerin Efendisi – JRR Tolkien (11%)

7 Bülbülü Öldürmek – Harper Lee (10%)

8 Suç ve Ceza – Fyodor Dostoevsky (8%)

9 Gurur ve Önyargı – Jane Austen (8%)

10 Jane Eyre – Charlotte Bronte (5%)

 

Orwell’in 1984’ü “Konusunu biliyorum nasıl olsa hayatta yakalayamazlar” liginden zirveye oturmuş, hemen arkasında ikinci sırada da “İki bin sayfalık telefon rehberi gibi roman, sormaya kalksalar neresinden başlayacaklar” güvencesiyle Savaş ve Barış var. Emekli edebiyat öğretmeni gibi konuşmak olmasın ama, insanların bu kitapları okudukları yalanını söyleme ihtiyacını bu kadar çok hissetmeleri eserlerin kalıcılığının kanıtı değil mi? Lâfı geçmese, muhabbeti açılmasa palavrası da uydurulmaz, kimse ortalıkta “Şair ve usta Twitter’cı Ahmet Düşkün Hırlıyor’un Sevenlerin Gece Kırıntıları isimli romanını sekiz kere okudum” diyor mu? (Suratına diyorlardır da RT kapmak için) Yani demek istediğim, edebiyatta şampiyonluğun asıl ölçütü kitabı kimin okuduğu değil de, kaç kişinin okudum yalanını söylediği olabilir mi?

 

Bu listenin Türkiye’deki karşılığını deli gibi merak etmeden duramadım tabii ki. Kavgam hala satış listelerini çökertircesine çok satıyor mu mesela ülkemizde? “Ben Hitler’in askerliğini ve strateji yeteneğini örnek alıyorum” deyip kitabı DA okumamak palavrası bitti mi yoksa? Acaba Türkiye’deki Çok satanlar listesine bakarak en çok alınan klasiğin en az okunan klasik olduğu sonucuna varmak doğru olur mu?

 

En güzel kitabı okumadan sınavdan yüz alma anılarınızı ve “bir arkadaşım” hikayelerinizi bekleriz – Mesela seneler, seneler önce bir kumsalda gece vakti kafanıza yakamoz geçip de “Yalnız Sofi’nin Dünyası’nda şöyle bir durum vardır… Gözlerin çok güzel” yaptıysanız günah çıkarma zamanı. Yorumlarda buluşalım.

 

 

 

Görsel: Lily Furedi, Subway, 1934

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YBu Resim Gitmeli Mi?
Bu Resim Gitmeli Mi?

Sanatçı Hannah Black'in siyah bir çocuk cesedini tasvir eden sanat eserinin var oluşunu ve sergilenmesini eleştirdiği açık mektubundan hareketle: "onurlandırmak" ve "lafı ağzına tıkmak" arasındaki ince çizgi nerede durur?

KÜLTÜR

YMary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard'ın konuşması: Kadınlar Antik Yunan'dan bugüne güçle nasıl ilişkilendi?

SANAT

YÖlüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann
Ölüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann

Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş.

SANAT

YGüncel Kızlar (1977)
Güncel Kızlar (1977)

Vintage sarısı, yalnızca çözülmüş meselelere, başarıyla alınmış haklara mı değer?

Bir de bunlar var

Seren Serengil Afrika’da
Bedenimle randevum
Serena ve Venus Küçükken

Pin It on Pinterest