Bu yazı Julie Zeilinger’ın everydayfeminism.com sitesindeki makalesinin çevirisidir.
——————————————————————
Sassafras Lowrey, kendisini ergenlik çağından beri kuir olarak tanımlıyor ve 10 yıldan uzun bir süredir aktif olarak sado-mazo ilişkilerini sürdürüyor. Fakat Lowrey başka bir cinsel kimliğe sahip olduğunun 5 yıl önce farkına vardı: aseksüellik. Lowrey konuyla ilgili hislerini şöyle ifade ediyor: “Kuir olarak var oluşumu anlamama dair bitmek bilmeyen sürecin doğal gelişimi”.
Yaşadığımız ülke, cinselliğimizi ifade etme özgürlüğümüzü hala tartışadursun, hiç şüphe yok ki, cinsel ilişkilerinden azade yaşamak isteyen kişileri göz ardı etme eğilimindeyiz. Bu, böyle bireylerin var olmadığı anlamına gelmiyor.
Aseksüelliğin yaygınlığı hakkında az araştırma bulunmasına rağmen 2004 yılına ait Britanya’daki bir araştırma, Britanya nüfusunun % 1.1’inin kendilerini aseksüel olarak tanımladığını ortaya çıkardı. Wired”a göre başka bir araştırmanın tahmini ise bu sayının %5.5 ila 0.6 arasında olduğu yönünde.
Pek çok kişi aseksüelliğin biyoloji kitaplarındaki üreme tanımından ibaret olduğunu sanıyor ve bu durum aseksüelliğe dair pek çok mit ve yanılgıyı kalıcı hale getiriyor.
Peki aseksüellik gerçekte nedir?
1. Aseksüellik bir kimliktir.
Columbia Üniversitesi’nde cinsellik eğitimcisi olan Sari Locker Mic dergisine verdiği röportajda aseksüellerin genelde diğer insanlara karşı cinsel duygular beslemediklerini ve cinsel ilişki yaşamakla ilgilenmediklerini, hatta cinsel duygulara sahip olmadıklarını belirtebildiklerini açıkladı.
“Pek çok insan, kendisine uyan bir ‘cinsel kimlik etiketi’ bulduğunda kendisini rahat hissediyor. Kendilerine aseksüellik gibi bir cinsel kimliği seçenler bunu, duygusal ve sosyal olarak anlaşılmak ve insanlarla bağlantı kurmak için yapıyor olabilirler.”
Bağlantıda olma arzusu, 2001 yılında üniversitede ilk senesindeyken Aseksüel Görünürlüğü ve Eğitim Ağı’nı (AVEN) başlatmasında David Jay ‘i teşvik etti.
Jay, 2012 yılında Atlantic‘e verdiği röportajda “Son 4 yılımı bende herhangi bir sorun olmadığını anlamak için mücadele ederek harcamıştım ve diğer aseksüellerin aynı şeyi anlamak zorunda kalmalarını istemedim.” diyor.
Wired’ın raporuna göre, bugün AVEN’in birbirlerine tavizsiz güç ve destek veren 80.000’den fazla kayıtlı kullanıcısı var.
2. Cinsellik çeşitleri arasında aseksüellik kendi yelpazesine sahiptir.
Aseksüeller arasında bile bir kimlik yelpazesi bulunuyor. Örneğin Demiseksüellik Kaynak Merkezi’ne göre demiseksüellik, “birinin sadece duygusal ilişki kurabildiklerine karşı cinsel bir çekim hissettiği bir cinsel yönelimdir.” Locker, bu kişilerin kendilerini aseksüellik ve seksüellik arasında bir yerde konumlandırdığını belirtiyor.
Locker, gri-aseksüeller ya da “gri-seksüel’lerin* kendilerini aseksüellikle daha tipik cinsel ilişki ilgisi arasında gri bir alanda konumlandırdıklarını belirtiyor.
Örneğin, kendisini gri-seksüel olarak tanımlayan bir kadın olan Frisky, ilişkilerinde asla seksi başlatan taraf olmazken partneri tarafından uyarıldığında cinsel ilişkiye girdiğini ama uyarılmadan aklına bile gelmediğini söylüyor.
3. Aseksüellik, romantik duygulardan muaf olmak değildir.
İnsanlar sıklıkla aseksüelliğin duygusal yakınlıktan tamamen kopuk olduğuna dair yanlış bir kanıya sahiptirler. Fakat aseksüeller birilerine karşı romantik hisler besleyebilirler–hatta beslerler–ve (kalıcı) romantik ilişkiler yaşarlar.
Örneğin aseksüeller kendilerini, birisiyle cinselliğin olmadığı romantik bir ilişki yaşayan panromantik** ya da karşı cinse ilgi duydukları için hetero-romantik olarak tanımlayabilirler.
Mesela Lowrey, kendisini sadece aseksüel olarak değil çok-aşklı biri olarak da kabul ediyor. Neredeyse 11 yıldır aynı kişiyle beraberliğini sürdürüyor.
Locker, “Kendisini aseksüel olarak tanımlayanların ilişkileri olabilir fakat ilişkilerine cinsel bir öğe karıştırmaya yönelik bir ilgileri olmayacaktır.”diyor.
4. Aseksüellik, özel ilişkilerimizi nasıl tanımlayacağımıza karşı bir meydan okumadır.
Lowrey, Mic‘a “Bence aseksüellik büyük oranda pek çok yakın ilişkinin seks içermesi gerekmediğini anlamak ve bunu içselleştirmektir. Benim için seks, yakınlık kurmanın bir yolu değil.” diye belirtiyor.
Bu sebeple, aseksüel bireyler sadece ilişki kurmaz, aynı zamanda toplumun ‘özel ilişkiler cinsellik içerir’ yargısına ve insanlık ve cinselliğin ayrılmaz bir şekilde birbirine geçmiş olduğu fikrine meydan okur.
Kanada’daki York üniversitesinde cinsellik kültürleri araştırmacısı olan Ela Przybylo, Atlantic‘e verdiği röportajda şöyle diyor: “Seks, benlik algımızla o kadar iç içe geçmiş görülüyor ki, cinselliği başka türlü hayal dahi edemiyoruz. Bu sebeple de aseksüellik insanları zorluyor; seksi ve benlik algısını ayrıştırarak tahayyül edebiliyor.”
5. Aseksüellik zihinsel ya da patolojik bir rahatsızlık değildir.
Aseksüelliğe sıklıkla “yetersiz cinsel arzu rahatsızlığı” teşhisi koyulmuştu. Psychology Today isimli dergiye göre bazı insanlar aseksüelliğin psikiyatrik bir durum olduğunu düşünüyor. Fakat uzmanlar ve aseksüeller bunun farklı olduğu konusunda ısrarcılar.
Locker “kendisini aseksüel kimliğiyle güvende hisseden biri size üzgün, mutsuz, aklı karışmış, bastırılmış, travma altında hatta sınırlandırılmış vaziyette olmadığını söyleyecektir” diyor ve ekliyor: “Kendisi çok büyük ihtimalle bunun sadece cinselliği deneyimleme yolu olduğunu ifade edecektir.”
Fakat belirtmekte fayda var, 2013 yılında yapılan bir araştırma, kendisini aseksüel olarak tanımlayan kişilerin depresyon ve gerginlik gibi zihinsel sağlık sorunlarını daha yüksek seviyede yaşayabileceğini ama bunun sebebinin aseksüel kimlikleri olmadığını, aksine kendilerine yönelik sosyal damgalama ve yanlış anlamaya karşı bir tepkiden kaynaklandığını ortaya çıkardı.
6. Aseksüellik, düşük seks dürtülerine sahip olmakla, evlilik öncesi seks yapmamakla, dini ya da sağlık gerekçesiyle seks yapmamakla veya daha önce hiç seks yapmamış olmakla aynı şey değildir.
Aseksüellik, cinsel davranış yoksunluğu değil, çoğunlukla cinsel davranışla bağlantılı olarak cinsel çekim ya da cinsel zevk yoksunluğu olarak tanımlanır.
“Evlilik öncesi seks yapmayan, dini ya da sağlık gerekçesiyle seks yapmayan veya daha önce seks yapmamış olan kişiler, birilerine karşı cinsel hisler besleyebilir; fakat seks yapma şansları olmamış, arzuladıkları ya da birtakım sebeplerle-kişisel, duygusal, dini ya da başka bir şey- beklemeyi seçtikleri bir partner bulamamışlardır,” diyor Locker ve ekliyor: “Benzer şekilde düşük seks dürtülerine sahip olanlar, daha fazla seks yapmayı arzuluyor olmayı dileyebilir ya da cinsel arzularıyla ilgili bir sorun olduğunu hissederler.” Locker net biçimde belirttiği gibi bu aseksüellikten ayrı bir durumdur: “Fakat bunlar aseksüellikten farklı şeyler, çünkü kendisini aseksüel olarak tanımlayan biri kendi cinsel arzusunu ya da kimliğini değiştirmek istemiyordur ve cinsel ilişki ilgisizliğinden rahatsızlık duymaz.”
***
Aseksüellik, yüzeysel olarak cinselliği reddetmek olarak görülebilir. Fakat pek çok kişi için bu kimlik, cinselliğe kucak açmaya yönelik daha gerçekçi bir yoldur.
Bu sebeple aseksüelliğin görünürlüğünü artırmak, her birimize fayda sağlayacak cinselliğin daha farklı anlayışlarına yönelik bir alan açar.
* İngilizcede gri kelimesi ‘gray’dir ve asexual kelimesinin telafuzu ile uyumlu bir şekilde birleşmektedir. Yani gri ve aseksüel kelimelerinin telafuzu üzerinden dilde gri bir alan yaratılmıştır.
** ‘Pan’ ‘bütün’ ya da ‘geniş açı’ anlamına geliyor diyebiliriz. Yunan mitolojisinde Pan tanrısına kadar götürebileceğimiz keyifli bir kelime. Panseksüelizm, nekrofili, zoofili, pedofili, ensest gibi yönelimleri içerisinde barındırmıyor. Kendini erkek veya kadın olarak tanımlamayan, tanımlasa da normların dışında özellikler taşıyan insanlarla ilişkiye girenlerin kendini rahat hissettiği bir kategori.
Yazının İngilizce orijinali burada.
Görsel fotoğrafı Juliette Melton.