Düzgün bir babam olmadığına üzülmedim, üzülmediğimi sandım ya da. Bize yaptığı onca eziyet ve bu zulümden sağ kurtulabilmiş olma şükrü karşısında minör kalıyordu bir bakıma duygularım. Öyle sanıyordum ya da.
Dünyayı bizim gibi görmeyen, onu aşina olmadığımız göstergelerle deneyimleyen, bizden daha farklı duyarlık eşiklerine ve farklı bakış açılarına sahip insanları oldukları gibi kabul etmek önemli.
Tek bildiğim, her toplumda kuralların ille de “yarışmak” üzerinden belirlenmediğini faktüel olarak bilmemiz. Zaten konu bu değil. Konu belirli zamanlarda popüler olanın neden popüler olduğu, bu durumun bize ne anlattığı ve bizim bununla ne yaptığımız.
20lerimse babama inat, önüme çıkan adama “gel, senden mi zarar göreceğim” diye meydan okuyan ama duygusal ve fiziksel şiddeti hatta tecavüzü bile aşk sanan kayıp bir femme fatale oynayarak geçti.
Kocası ve oğluyla beraber bir evde yaşayan Olive’e kocası Henry, sevgililer günü hediyesi olarak bir kart verir, Olive okur ve çöpe atar.
Korhan Gümüş’ün kendisini ifşa eden kadınlara verdiği yanıtlar erkekliği ve eril söylemi ortaya çıkaran ibretlik örnekler niteliğinde.
Kendi iktidar alanında steril bir dünya kuran erkek, ne yapıp edip bu artık kadını harcayacak. Elindeki iktidarla harcayacak.
Ayrı yaşayan çift ilişkileri, herkesin kendi evine dönmesi, ilişki içi sorunları kendiliğinden çözecek mi?
Daha çok meme gördükçe memelerdeki çeşitliliği normalleştireceğiz. Böylece özellikle “kadın memeleri” bir sürü insanın üstünden para kazandığı “nesneler” olmaktan çıkacaklar ve bir zahmet artık memeler üstündeki söz hakkının memenin sahibinde olduğu anlaşılacak.
Livata üzerine yapılan her bir hukuki yorumun kendi tarihsel bağlamı içerisinde anlaşılması gerekir.