Sürekli kar arttırmaktan önce insanlığın ve gezegenin refahını düşünen, sosyalist, feminist ve ırkçılık karşıtı bir dünyanın hem mümkün hem de gerekli olduğunu biliyoruz.
Bedenin direniş kapasitesini yeniden keşfetmemiz, tekil ve kolektif güçlerini genişletmemiz gerek.
stk’larda patron yok ama müdür pekala var; üstelik de hiçbir denetime tâbi olmayan, dolayısıyla yetkisi sınırsız, görevden çektirilmesi imkânsız olan müdürler.
İlişki, özürlerle çözümlenemeyecek kadar kompleks bir hal almıştır bu yüzden toplumsal cinsiyet rolleri ve güç dengeleri yeniden düzenlenene ve içselleştirilmiş örüntüler kırılana kadar çıkmazda kalmaya mahkumdur.
Reddetmenin, düzenin içine sığamamanın, gerekiyorsa kaçmanın, başkaldırmanın, çeşit çeşit gitmelerin, çocuklarını dahi terk ederek gidebilmenin hikâyesidir Tante Rosa.
Politik tutumların yarattığı toplumsal sonuçlar, dünyanın birçok ülkesinde karantina sırasında artan ataerkil şiddetten ayrı düşünülemez ya da görmezden gelinemez.
Brah’a göre, aidiyet duygusu her ne kadar inşa edilmiş olsa da, dışarıdan biri olmanın kırılgan konumuna işaret eder.
“Kanımda denizlerin köpüğünü taşıyorum ve gözlerimde ufkunu”**
Maier’in muhteşem fotoğrafları ve sanatı bu kadar değerliyken, yönetmenin kirli çamaşır arayışına girmesi estetik, entelektüel ve ahlaki açıdan rahatsız ediciydi.
Akademiye özgürlük ve demokrasi!