Transların devrimci örgütlenmelerdeki yeri, trans teorilerin kitlesel olarak pazarlanan bir kitapta yer bulmasının önemi ve yükselen aşırı sağ dalgasına karşı transmarksizmin rolü…
Umami’yi en baştan beri sadece bir yayınevi olarak değil, kuir ve feminist örgütlenmenin aktif bir bileşeni olarak kurguladık. Etrafında birlikte büyüdüğümüz, hareket ve etki alanımızı birlikte genişlettiğimiz bir topluluk olalım istiyoruz.
Rooney’den Filistin öncülüğündeki, ırkçılık ve şiddet karşıtı, tabandan örgütlü Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) hareketine destek.
Kitapta başlangıç zamanlarından günümüze feminist okumaların kendine yeni alanlar açarak ilerleyip kendi iklimini yarattığına; varız, buradayız, yazıp, okuyarak mücadelemizi sürdüreceğiz denildiğine şahitlik ediyoruz.
Ölümünden on yıllar sonra, Sibirya’dan binlerce mil uzakta, Dyagileva’nın mirası hâlâ, hep olduğu gibi hareket halinde; elden ele, yeni jenerasyonlara aktarılıyor.
Ardından hatırlanacak eserler bırakanların aksine, kadınların mirası onların olmadığı hayatlarda mücadelelerin içinde varlığını sürdürüyor.
disiplinlerarası dolaşan bir zihin, bitimsiz bir merak, paylaşmayı seven, kolektif çalışmadan zevk alan, şakacı, yetenekli ve parlak bir akıl, bir kedi âşığı, yaratıcılığa teşvik ve kuir değerler..
Bu kadar derinden unutulmuş, bu kadar hatırlanmaya değer başka ne var, bilmiyorum.
Rabotni, sadece emeğin ve mücadelenin simgesi değildir kadınlar için, aynı zamanda çok taraflı baskılanmanın, çifte yükün de nişanesidir.
Lubunyalık, İstanbul, sınıf, yaş ve statü gibi dinamiklerin birbirleriyle çarpışıp durduğu romanı Deniz Ne Kadar Güzel’de şatafatlı, dokunaklı ve sürükleyici bir polisiyeye imza atan yazar Yiğit Karaahmet ile bol spoiler’lı bir sohbet.