Adalet Bakanı Bozdağ’ın “Bundan sonra kimse kravat takıp, iyi hâl indiriminden yararlanamayacak” diyerek propagandasını yaptığı kanun kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adımmış gibi lanse edilse de durum hiç de öyle değil.
Herhangi bir yerin sergi mekânına dönüşebileceğini tecrübe ettik. Göçebeliğin en ilham verici yanı, kurgulanacak serginin kavramsal yapısına eşlik edebilecek mekânı seçebilme özgürlüğü.
İstanbul’da hiç ışık almayan, rutubet kokusunun buram buram hissedildiği evler 6000 liraya kiraya veriliyor.
Gezi, işgal, nöbet gibi eylem repertuarları, eylem alanlarında örgütlenen gündelik yaşantıyla farklı bir mekânsallık oluşturuyor. Özel ve kamusal ayrımının yok edildiği kolektif bir “yuva”ya dönüşüyor.
Bizim tüm hayvanlar olarak birlikte kazanmaya ihtiyacımız var, kimsenin üstüne basmadan, ezmeden, dilimizde aşağılamadan. Bu da birlikte yaşayabilmek anlamına geliyor. Biz bunu Gezi’de deneyimledik.
Yazarak varolmak/kendini inşa etmek isteyen bu üç kadının yazıyla, yazar olmakla kurduğu bağ da olumsuzlama üzerine. Peki akıbetleri ne oluyor?
5harfliler’den 5harfliler’e ecinnilikleri bol bir liste!
Kadınların deneysel işçi sınıfı edebiyatı özgürleştirici ve deneyime sahip çıkan bir temsile kapı aralıyor.
Hak ettiğimiz kürtaj klinikleri yalnızca tıbbi birer alan değil, aynı zamanda bir toplumsallık, siyasi örgütlenme ve mimari tahayyül alanı da olmalı.
Kendimizin de parçası olduğumuz toplumsal ilişkilerin bilgisini nasıl üretebiliriz?