Neden söz konusu Onur Haftası olunca benim vatandaşlığım bir anda düşüyordu? Bu kez ne oluyordu da ben yarım saat önce bir etkinliğe gitmek üzere evden çıkmış sıradan bir yayıncıyken yarım saat sonra azılı bir suç örgütü mensubu gibi polisle köşe kapmaca oynuyordum?
Kendi hayal kırıklıklarım, yenilgilerim, öfkem, sevgim, cesaretim Simge Pınar’ınkine karışmış haldeyken iskeleye yaklaşıyor vapur…
Geçmişle hesaplaşmanın, gelecekle yüzleşmenin utangaç, korkak, yalnız ve tedirgin bir ruhta gövdelendiği yer, Janet Frame’in edebi derinliğinin de, hayal gücünün de kaynağıdır.
“Aslında hepimiz biraz tuhafız. Öyle olmasak nasıl ayırt edilirdik birbirimizden?”
Uyumsuz, “çirkin” sesler ahenk arayan kulaklara cızırtılı parazitler olarak ulaşır. Hukuk, gelenek ve yasa ile yalıtımı güçlendirilen dünyada bu seslerin çirkin addedilmesi, tarihin şiddetiyle kurulmuş medeniyete içkindir.
Flanözlük, etken olmanın, ötekiyle yüzleşerek kendine yönelmenin, dünyaya bir varoluş biçimi önermenin en doğrudan yollarından birini sunuyor.
Modern çağda da kadınların deneyim hafızası erkeklerin kadınlara dair üretip durdukları bilgiler ve telkinlerle mi oluşacak?
Dil, altında fokur fokur kaynayan kozmik ayrımsızlığın titreşimini de, bu ayrımsızlık karşısında duyulan ilkel dehşeti de, bu dehşeti ehlileştirmeye yönelik yasa-mantık koyucu buyruğu da bağrında taşıyor.
İstismar iddiasında bulunan kadınlara ne olur? Halkın önünde teşhir edilirler, profesyonel olarak kara listeye alınırlar, sosyal olarak dışlanırlar, sosyal medyada durmadan alay edilirler ve dava edilirler.
“Su” dediğimizde belki de “su var” gibi bir anlam çıkarken “su-suz” dediğimizde yok oluşa işaret ediyoruz.