Giyim şeklim çalışmak istediğim yayınevinin profiline uymadı ama buna kızamadım çünkü amcam işyerine eleman alırken çalışanının başörtülü olması şartını koyuyor. 8 Martta beni “başörtülü bacı” yaparak elini güçlendirmeye çalışan kadına gücenemedim çünkü eskiden camiye girip namaz kılmadan önce uzun etek+başörtü giyen mini etekli bir kadın görünce nasıl şaşırdığımı ve sevindiğimi hatırladım.
Kadın mücadelesinden, dayanışmadan vazgeçmemeliyiz. Hele de Türkiye’de, hele de şu zamanda. Ama bu tabularla, bu söylenemeyenlerle nasıl olacak?
Bu sabah saat 10 sularında Caddebostan’da bir sokakta inşaatta çalışan bir vinç sokağı aşarak karşı taraftaki apartmana tosladı.
Burada alıntı yok çünkü bu yazı korumalı.
Peki kadın arkeologların fıtratında ne var?
Ne sevindin be Bob Dylan, ne sevindin kızın hayatı kaydı diye.
Aydınlık Türkiye’nin evlatları olarak; alaturka müzikten uzak durulması gerektiğini biliyorduk fakat, vaktiyle cazın da zehirleyici bir illet olarak görüldüğünden bihaberdik.
Şehir hatlarının kendi sitesinde yayınlanan bu görselde bile tekerlekli sandalyeyle vapura binilemiyordu.
Kadın avukatların, savcıların, hâkimlerin, tüm kadın yargı çalışanlarının mesleki sorunları da akla gelir de I. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi tertip edilip kadınlar için “Adalet mi, eşitlik mi?” konuşulacağı aklınıza gelir mi?