Ve reklamcı kendine sordu. Ve reklamcı kendine dedi ki, bu ürünü kadın bedenini kullanmadan da satabilir miyim?
“Kuklaların yüzünde, yalnızlığı, insan karakterinin kusurlarını ve belki daha birçok duyguyu bir arada görebiliyor insan.”
Eminönü’nün Venedik’e benzeme ihtimaline yer veren 1928 tarihli bir haber. Suyla bu denli içiçe olan bir şehrin yöneticilerinin ara ara bu şekilde delirmeleri normal sayılır mı acaba?
Hz. Dinkineş anamızı da unutmamalı, sevgiyle anmalı.
Dünyamız, çocukken olduğu kadar rahat dans edebildiğimiz bir yer olsaydı çok daha güzel bir yer olurdu.
Yeşilçam’ın kadın karakterlerinin tehlikelerle dolu, felaketlerle yoğrulmuş, tekinsiz maceralarına film isimlerinden bir bakmak ister misiniz?
Yıkılan genelevlerin arazilerine park, otopark, mesire yeri, sosyal tesis, “kadın konuk evi” yapılacağı vaat ediliyor. Peki kadınlar nereye gidiyor?
Meksika ve Türkiye kadına yönelik şiddette adeta kardeş iki ülke. Her iki ülkenin yönetimlerinde de meseleye karşı aynı ilgisizlik, aymazlık, gamsızlık… Her iki ülkenin kadın cinayetlerine karşı çalışan aktivistlerinin paylaşacağı çok deneyim var.
Gündelik mücadeleler alanı içinde kaybettiğimiz ve sürekli yenilenmesi gereken, ‘feminizm nedir?’ ‘feministler kimdir?’ sorularını sormaya devam etmek gerekiyor.
Kadın Hamletler ve Hamlet olmanın cazibesi.