Biz 5Harfliler’de kamu spotlarına bayılıyoruz, belki fark etmişsinizdir. Bugünkü toplum bilinci köşemizde ALO 183 Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı‘nı işleyecektik ki…
Bu videoda niye her grubun ayrı rengi var bu arada? Yeşil: Çürümeye başlayan yaralarımızın rengi filan mı? Yoksa inatçı çimen lekesi üzerinden anneliği mi simgeliyor acaba?
Meşgule düştü! Aradığımız acil yardım hattına şu anda ulaşılamıyormuş! Kadın Bakanlığı’nı Aile Bakanlığı’na çevirdikleri gibi, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun adına sanki çok savunmasızmış gibi Ailenin Korunması’nı sokuşturdukları gibi, Toplum Merkezleri’ni kapatıp Aile İrşad Büroları açtıkları gibi, aile içi şiddet acil yardım hattının ismini de, Aile, Kadın, Çocuk, Yaşlı ve Engelli Sosyal Destek Hattı yapmışlar. Biraz uzun bu isim ama, şiddet deyince, hele aile içinde, kadınlara yönelik şiddet olabileceğini ima edince biraz yakışıksız oluyor tabii. Bu denli kutsal bir kurumun içinde şiddet, dayak, cinayet, işkence filan olamaz, ancak tatlı sürtüşmeler olur. Onları da öpüşüp barışıp, sosyal destekle güzel güzel çözeriz (Bkz. Bakanlığın Ödüllü Boşanmama Eğitimleri).
Ayrıca günde 5 kadının öldürüldüğünü tahmin ettiğimiz (daha fazla da olabilir, devlet düzenli veri tutmaya ve açıklamaya tenezzül etmediği için gazete haberlerinden bakkal usulü hesaplamaya çalışıyoruz artış var mı diye) bir ülkede yalnızca kadına yönelik şiddetle ilgili çalışan bir danışma hattına bile sahip olmak LÜKS ve AYRIMCILIK olarak görülüyor herhalde! Ki bu derin eşitsizliği, telefon hattının yanında, erkekler için sığınak, hem aile içinde şiddet gören kadını, hem şiddetin yaşandığı aileyi korumak gibi düpedüz İMKANSIZ hedeflere oynayan yasalar vs. yoluyla kapatmaya çalışıyoruz. İnşallah tez zamanda erkeklerin yaşadığı bu haksızlıklar bitecek. (Hrrrr!)
Gördüğünüz gibi dolmuşum, sadede gelemedim bir türlü. Olayların düz hali bile öylesine sürreel ki, üzerine ironi yapmanın gereksizliği ağzımda kekremsi bir tat bıraktı. Aslında ben ismine filan bakmadan bilgi almak için ALO 183’ü aradım. Onun haberini verecektim size. Aramızda şöyle bir konuşma geçti (parantez içleri benim iç sesim):
– İyi akşamlar, ben şiddet gören bir kadın ne yapabilir, bilgi almak istiyordum.
– T.C. Kimlik numaranızı alabilir miyim?
– Zorunda mıyım?
– Yani, verseniz iyi olur…
– Önce bir pastanede oturup çay içseydik, nüfusunuza mı geçireceksiniz beni? (Tamam burası şaka! Sonra veriyim, istemiyorum dedim, biraz mırın kırından sonra kabul etti).
– İsminizi öğrenebilir miyim?
– Deniz
– Efendim?
– Deniz
– Efendim? (3 defa filan tekrarlandı bu döngü, en sonunda Şeniz’de anlaştık. Ses etmedim ben de.)
– Soyadınız? Doğum tarihiniz? Nerede oturuyorsunuz? Eğitim durumunuz? Mesleğiniz? Evli misiniz? (Yani T.C. Kimlik No vermedim ama babamın kasatura numarasına kadar sordular bu sefer de. Anladığımız üzere acil tehlike altındayken aramıyoruz ALO 183’ü. Bilgilerimizin gizli kalmasını istemek gibi temel bir hakkımızdan yararlanmak istiyorsak da öyle…)
– (Bittiyse artık konuya girsek?) Peki şimdi, ne yapabilir şiddet gören bir kadın?
– ALO 155’i arayabilir!
– ….
(Sessiz çığlıklar! Yani onu biz de biliyoruz herhalde! Donumun rengine kadar bana 155’i öner diye mi anlattım ben sana kardeşim!)
Hımm! Polise gitmek haricinde bir seçenek yok mu? (Gerçekçi olalım, normalde bunu sormazdık hiçbirimiz. Polise git diyorsa ve başka bir şey söylemiyorsa, polise giderdik muhtemelen)
– Tehdit ediliyorsanız sığınma talebinde bulunabilirsiniz.
– Peki diyelim ki kadın tehlike altında ama sığınağa gitmek istemiyor, şartları müsait değil? (Hani bişi var, Y’yle başlıyor, dört harfli, yerli… Hani bir senedir yürürlükte, her yerde reklamını yapıyorsunuz. Hani bütün olayı kadınları sığınağa yönlendirmeden, erkekleri evden uzaklaştırmaktı… Yasa mıydı, neydi o canım benim? Hadi çıkarıcan!)
– Ha evet! Suç duyurusunda bulunursanız uzaklaştırma ve koruma kararı çıkarabilirsiniz.
– Peki adam karara uymazsa ne oluyor?
– Değişik şeyler.
– Ne kadar değişik? Nesi değişik? (Ay yoruldum yemin ediyorum!)
– Savcılık aracılığıyla hapis-tazminat gibi maddi, manevi önlemler var.
– Nasıl takip ediliyor bu, elektronik kelepçe gördüm geçenlerde, onunla mı?
– Yok o pilot uygulama daha. Polisler takip ediyor, siz haber veriyorsunuz. (Çok değişik gerçekten!)
– Peki kadın çalışmıyorsa? Nasıl geçinecek adam uzaklaştırılınca?
– Dava açıp, nafaka talep edebilir.
– Ya adam da çalışmıyorsa? Hani geçici maddi yardım yok muydu? Ben gazetede okuduydum. Devlet veriyor diyordu. (Kadın, madem her boku biliyorsun, ne arıyorsun diyip kapatıcak nerdeyse.)
– Var ama belli şartları sağlamanız lazım, herkese verilmiyor. www.aile.gov.tr adresinden başvurabilirsiniz (İlk şart internet ve bilgisayar sahibi olmak herhalde! Sonrası kolay).
– Son bir şey soracağım. Diyelim ben hukuki ya da psikolojik destek almak istiyorum. Öyle bir hizmet var mı?
– Evet. Barolardan hukuki destek, Aile Danışma Merkezleri’nden terapi alabilirsiniz. (Terapiye ailecek mi gidiyoruz diye sormadım artık.)
Gördüğünüz gibi, Alo 183’ü aradığımızda, Bakanlığın öve öve bitiremediği 6284 sayılı şiddet yasasının getirilerinden (tedbir kararı, zorlama hapsi, elektronik takip, geçici maddi yardım, kreş, sigorta, hukuki-psikolojik destek vs.) bahsetsinler diye ağızlarından cımbızla laf alıyoruz. Varsa yoksa polis, varsa yoksa sığınak (Pardon artık konukevi oldu kırk yıllık sığınak! Zannedersin ki toplanmışız, kısır yapıp, konken oynuyoruz beraber!)… Herkese daha az yük getirecek başka seçenekler de var halbuki, ama göstermelik iş yapmaya devam ettiğimiz sürece yalnızca kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm belli ki bu seçenekler.
Kırılmaca gücenmece yok!