Minneapolis’te polis tarafından katledilen George Floyd’un ardından ABD’nin pek çok şehrinde isyanlar devam ediyor. Bu fotoğraf 29 Mayıs Cuma günü Minneapolis, San Jose’deki isyandan bir kare, diz çöken bir protestocu…
Uzun yıllardır Amerikan futbolunda uygulanan, kötü oynadığı zaman antrenörün oyuncuyu “take a knee” diyerek kenara aldığı bir tür cezalandırma/aşağılama pratiği var. 2016 Amerikan Futbol Ligi’nde bir maç öncesi futbolcu Colin Kaepernick, Trump’ın başkan adaylığı döneminde iyice ayyuka çıkan ülkenin ırkçı politikalarını ve polis şiddetini protesto etmek amacıyla ulusal marş okunurken ayakta durmayıp diz çökerek bu ceza/aşağılama geleneğini politik bir eyleme dönüştürdü. ‘Take a knee’ İngilizcedeki ‘take 5’ misali mola vermekten türemiş olsa gerek. Diz çöken ve diz çöktüren birbirinden ayrı varolamaz; muhakkak asimetrik güce, eşitsizliğe işaret eder. Siyasi dilde nasıl kullanıldığını biliyoruz.
Fotoğrafa dönecek olursak: isyancılar son günlerde, sokaktakilerin gözü önünde, boğazına diziyle çökerek Floyd’u öldüren polisi ve tüm kolluk kuvvetlerini bu sembolik eylemi gerçekleştirerek protesto ediyorlar. İktidarın her anlamda üzerine çökerek acıttığı, aşağıladığı, yaşamdan kopardığı bir halk bu aşağılama/cezalandırma eylemini tepetaklak ederek sahibine, erke iade ediyor. Diz çökenle diz çöktüren arasına hapsolmuş bir politikayı feshediyor.
Dün gece yürürlüğe giren sokağa çıkma yasağından birkaç saat evvel Minneapolis’teki protestocular diz çökerek polisin katlettiği insanların isimlerini teker teker okudular.
