Cadılar Bayramı bölümü Karı Kuvvetleri'nin muhteşem TBMM yazısını hatırlatan çok güzel bir replikle başladı...

KÜLTÜR

American Horror Story Coven 4. Bölüm: Senin Ağzını Yerim Ben

AHS Coven’ın dördüncü bölümü rüzgar gibi geçti, notlarım aşağıda. Bölümü henüz izlememiş olanlar için işin tadı kaçmasın (ve ortam şenlensin) diye cadı çemberimizi çekelim:

 

 

cadıgif

 

Cadılar Bayramı bölümü Karı Kuvvetleri’nin muhteşem TBMM yazısını hatırlatan çok güzel bir replikle başladı – Madison halının içinde Emel Sayın misali çaresiz yatarken Fiona, Madison’ın cesedini yok etmekle görevli dilsiz uşağa dönüp şöyle dedi:

 

“Seninle şu küçük sohbetlerimizden her zaman zevk aldım, özellikle dilini kaybettiğinden beri. Sessizliğin seni daha bilge gösteriyor.”

 

Bölümün en güzel taraflarından biri geçen yazıda da dediğim gibi Bechdel testi açısından rekorlar kırması. Yani iki kadının devamlı bir erkeği konuşması şöyle dursun, resmen dünyayı yönetmenin pazarlığını yapıyorlar bölge bölge. Fiona da dünyanın en kötü lideri filan herhalde. Hep ben, tam ben, bir de genç kalayım. Fiona sokakta zulüm var, eza var! Laveau ile mücadelelerinde Laveau’nun tarafında yer almamak elde değil. Kadın yüzyıllar içinde halktan alıp halka vermeyi bilmiş (boğa kafasını). Kuaföründe köklerinden kopmamış, yılanını doğrarken insanının ihtiyacına konuşmayı da başarmış. 1960’larda ırkçı cinayetlerin karşısında aynen şöyle durmuş:

 

Screen shot 2013-11-04 at 7.33.19 AM

 

 

…ve zombisini zamanında uyandırmayı, sorumluları cezalandırmayı bilmiş. Gücünün kendisine verdiği avantajları çar çur etmemiş, bir ajandası var. Liderlik vasıfları açısından Laveau’nun bana anımsattığı şey:

 

sarigul

Reklamda bile kendi kitabını okuyarak daha iyi, daha iyi bir lider oluyor. (Durduramıyoruz)

 

Ama hakikaten, durumu Laveau açısından düşünün: Seneler önce Fiona’nın öldürdüğü eski Süprem Anna Leigh ile ateşkes imzasını basmışlar, geçmişe -ve halkının büyüsünün beyazlar tarafından çalındığına inanmasına- rağmen büyüklük göstermiş. Sonra güç ve parti delisi yeni Süprem Fiona, dünyaya fayda yaratma imkanlarının tümünü bas bas paraları Leyla’ya yaptıktan sonra, yaşlılık ve ölüm korkusu içinde New Orleans’a geri dönüyor, mezardan getirdiği tozlu topraklı ırkçı sadist LaLaurie ile güç gösterisi yapıyor. Üstelik zamanında seni ateşkes yaptığın kadını (eski Süprem Anna Leigh) öldürmekle de suçlamış. Eh, en hafif anlamıyla biraz bozulursun. Hak mücadelesinde açıkça kuaförün yanındayım (hem haklı olayım, hem süsüm bozulmasın) – fakat gerçekten, Laveau’nun tereddütsüzlüğü, kararlılığı ve yeteneklerini sadece laga luga için değil, yanlışıyla doğrusuyla etkili biçimde kullanması gerçekten takdire değer. Kadın beş bin yıldır dünyanın muhasebesini tutuyor, kolaylıkla kafayı çizip assolist ya da astronot olabilir, kendi işine bakabilirdi.

 

Madison cinayetinin yankıları bir yana dursun, dilsiz uşağın odasında yaptığı şeyler biraz kanımı dondurdu:

 

 

Screen shot 2013-11-04 at 7.37.14 AM

 

Eh adam cadılık okulunda müstahdemlik yapıyor, elbet SSK peşinde olmayacaktı, çıkacaktı bir arazı. (Gene de oyuncaklarla çay saati yapıyor ya, ıııh annecim) Bu esnada Cordelia’nın kocasının gözüne bir çapkın ışığı musallat olmuş. O son büyülü bebek yapma denemesi iyi gelmedi sanırım. Ve daha sonra olanlar? Otel odasında gizli buluştuğu ve seviştiği kadını zort diye öldürmesi? İlk sezonun efsane hizmetçisine bu şekilde çabucak tekrar hoşçakal demek zorunda kaldık. Cordelia’nın kocası ajan mı? Terörist mi? Niye kızıla kıydı? O muhteşem siyah beyaz seksapelinle dualarımızda olacaksın güzel kız… Huzur içinde yat.

 

Bir yandan Madison cinayetini soruşturmak amacıyla konsey okulu basıyor. Konsey muhteşem:

 

 

ahs coven

Sağdan sola: Truman Capote’nin ilham bittiğinde kendini bitirmeyip büyüye başvurarak ayakta kalmış versiyonu, Vivienne Westwood/Grace Coddington karışımı Mızmız Myrtle ve solda Kayıt Cihazı.

 

Üstelik Fiona bir önceki Süprem Anna Leigh’yi de öldürdüğü için bütün şüpheler üzerinde. Haklı olarak. Dahası Myrtle, zamanında Fiona’yı yakalamak için çok uğraşmış fakat başaramamış, onun hırsı da var üzerinde. Fiona seneler önce yeni Süpremliğe otururken şüpheli Myrtle’ın surat ifadesi:

 

Screen shot 2013-11-04 at 8.21.11 AM

 

 

…Fiona’nın Anna Leigh’yi öldürdüğünü ortaya çıkartmak, uşağı konuşturmak için Myrtle’ın yaptığı doğruluk ve Demet Akalın şarkısı büyüsü…

 

Screen shot 2013-11-04 at 8.22.07 AM

 

 

Ve daha sonra manyak uşağın Fiona’yı gammazlamamak için kendisine ilan-ı aşk edip kendi DİLİNİ KESMESİ

 

Screen shot 2013-11-04 at 8.26.20 AM

Canım çok sağol, yüreğine sağlık 

 

 

ve bu şekilde cinayet suçlamalarından çabucak kurtulan Fiona’nın keyifle bugüne kadar sürdürdüğü tavrı:

 

Screen shot 2013-11-04 at 8.23.49 AM

 

Ooooh dünya sana güzel. Ancak Myrtle Madison cinayetini soruşturmak için gelirken eski defterleri açmayı ihmal etmedi ve uşağa o meşum soruyu tekrar yöneltti: Anna Leigh’yi kimin öldürdüğünü biliyor musun?

 

Screen shot 2013-11-04 at 8.25.20 AM

Hazin geliyor (ve muhteşem tütülü eldiven)

 

 

Kağıt açıldığında uşağın Fiona’yı gene satmamış olduğunu anladık. Şaşırmadık. Dilini kesmiş, şimdi söylese ilginç olurdu (“dilsizlik önceliklerimi sorgulamama sebep oldu”) Ve bunun akabinde Madison’ın güçlerinin konuşulmasının ardından bomba patladı: Cordelia Madison’ın herkesten gizlediği bir kalp hastalığı olduğunu, dolayısıyla kendisinin sağlığın gülen yüzü olması gereken Süprem olamayacağını belirtti. Savunmasını “Süprem bile değildi, garib anam onu niye öldürsün?” üzerine kurdu. Öncelikle Madison boşuna ölmüş demek ki, gerçekten çok üzüldüm. Bir de, eh, o zaman Süprem kiiiiiiiiim?

 

Queenie’nin Süprem çıkmasını isterim ama zayıf bir ihtimal gibi görünüyor. Zoe’nin insiyatifsizliği de cabası. Bir Frankeşkyle’a sahip çıkamadı doğru dürüst, titreyen bulutların ve gülen yaprakların efendisi o mu olacak? Üstelik her duyanın ağzını açık bırakan ateşi kontrol etme, gözleriyle ortam tutuşturma yeteneğiyle pek alakaları da yok. Fakat bir düşününce, bu üstün yetenek komşu evinde görüldüğünde ortamda kim vardı?

 

nan

 

Nan. “O evde kızmamıştı ki, neden perdeleri o yaksın” diyeceksiniz… Belki kızgınlıktan değildi… Belki başka bir şeydendi ateş… Anlarsınız ya. Komşu çocuğu. Belki o yüzden, fark etmeden ve kontrol edemeden, yakıverdi perdeleri. Süprem Fiona geri gelince güçleri artan belki Madison değil, Nan’in ta kendisidir. Sesleri daha çok duyması, sezgilerinin sinsi sinsi kuvvetlenmesi de bu yüzdendir. Yani dediğim, asıl süprem Nan olamaz mı? Ne diyorsunuz? Bu teorim doğru çıkarsa davullu zurnalı yılan kesmeli sıra gecesiyle kutlayacağım.

 

Cadılar Bayramı bölümü olaylı bir şekilde sona erdi: Fiona’nın soruşturmadan kurtulmasını kutlarken Cordelia’nın yüzüne asit attılar. (Arkasında Laveau’nun olduğunu düşünmemiz gerekiyor ama emin değilim) Laveau, bir zombi atağı daha planlayıp cadılar bayramında eve LaLaurie’nin kızlarının cesetlerini gönderdi. (Dostum sen gerçekten kızmışsın) Komşu Çocuğu Nan’e basta börek getirdi.

 

Ve peki… peki Madison’ın bedenine ne oldu?

 

Screen shot 2013-11-04 at 8.30.57 AM

 

Dilsiz uşağın iğrenç oyuncaklı sapkın kilerine oyuncak bebek olmuş!

 

Screen shot 2013-11-04 at 5

 

HAYIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIR

 

 

cadıgif

 

 

 

Yorumlarda buluşalım.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

SANAT

YBu Resim Gitmeli Mi?
Bu Resim Gitmeli Mi?

Sanatçı Hannah Black'in siyah bir çocuk cesedini tasvir eden sanat eserinin var oluşunu ve sergilenmesini eleştirdiği açık mektubundan hareketle: "onurlandırmak" ve "lafı ağzına tıkmak" arasındaki ince çizgi nerede durur?

KÜLTÜR

YMary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar
Mary Beard: Gücün İçinde, Üzerinde, Peşinde Kadınlar

Cambridge Üniversitesi Klasikler Profesörü Mary Beard'ın konuşması: Kadınlar Antik Yunan'dan bugüne güçle nasıl ilişkilendi?

SANAT

YÖlüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann
Ölüm Kadar Ciddi, Küfürlü bir Şaka: Renate Bertlmann

Renate Bertlmann, 1970’lerde bir çok çağdaşı gibi 1968’in devrimci atmosferi ve ikinci dalga feminizmin gücüyle kadın bedenini bir kutlama ve devrim aracı olarak yeniden kurgulayan eserler üretmiş.

SANAT

YGüncel Kızlar (1977)
Güncel Kızlar (1977)

Vintage sarısı, yalnızca çözülmüş meselelere, başarıyla alınmış haklara mı değer?

Bir de bunlar var

Türkçe Dilinize Batmasın (Battı)
Sararmış Yapraklar: “Bin Kilo Var Omuzlarımda Beni Aşağıya İttiren”
Ev Cininizin Sıradan Bir Günü

Pin It on Pinterest