Konu her açıldığında gereksiz bir gururla anlattığım üzre benim hiç Barbie™‘im olmadı. “Oyuncaklarım: Bir Sovyet Çocukluğu” temalı hikayelerimin altmetninde bu mahrumiyet kendim müthiş entel bir çocuk, ebeveynlerim feminizmin neferleri olduğundan yaşanıyordu ama aslında mecburen ailemle alışverişe gittiğim zamanlarda karfur’un oyuncak bölümünde takıldığımı, çeşitli Barbie’leri inceleyip fiyatlarına inanamadığımı hatırlıyorum; statü sembolü olduğu kadar vardı. Kaderin yüzüme gülmesiyle çoğunu raftan indirmeye boyum yetmiyordu.
Barbie yerine bana yine mecburen ailece gittiğimiz (bkz. göçmenlik ve çocukları bırakacak yer olmaması) Çekoslovakya’dan süt gibi beyaz tenli, omuzlarına kadar kahverengi kıvırcık saçlı (buradan bakınca aslında afro ve mullet karışımı), gerçek kirpikleri olan, adını Hannah koyduğum ve Yahudi olduğuna karar verdiğim bir bebek alınmıştı. (“Bebek” diyoruz ama kız çocuklarına verilen bu oyuncaklar bebek değil tabi, kadın, bu konuya geri gelelim sonra) Yanında hastası olduğum bir sürü minik aksesuarı vardı (Özge denen şerefsiz, katlanabilir beyaz puantiyeli pembe şemsiyeyi çaldığını biliyorum, bunu okuyorsan seni affetmedim, ama 5Harfliler okumanı takdirle karşılıyorum) ve vücut ölçüleri Barbie’yle aynı olmasa da -göğüs çevresi ve kalçası biraz daha genişti, ötekinin kıyafetleri benimkinde arkadan kapanmazdı: adeta geleceğin habercisi bir trend- yine de iyiden iyiye ince ve uzundu. Ve bence solaryumlu tenli ve sahte sarı saçlı Barbie’den daha güzeldi. (Bu anlattıklarım -Çekoslovakya ülkesinin konuk oyuncu olarak boy göstermesinden de anlaşılacağı üzere 90’ların başında yaşanıyor, şimdi Barbie.com’a girdiğimde görüyorum da devir ilerlemiş, siyah (ama tabi çok da siyah değil, Beyonce siyahı, saçları kimyasalla düzleştirilmiş olacak) Barbie de yapmışlar. Ayrıca Açlık Oyunları JLaw Barbisi de var, oklu. Asyalı iş kadını da var ama şimdilik Asyalılık ölçümmetresinde Yalova Merkez’den ötesini zorlayamıyor. Olsun.) Benim kız sarışın pembe elbiseli Barbie’den neden daha güzeldi? Öncelikle benim olduğu için. Bir kere benim olduktan, çocukluğun kurmacalı evreninde benim bir uzantım haline geldikten sonra ise, bana göre daha gerçek olduğu için. Daha gerçekti, ama çok aşırı gerçek de değildi. Onun yaşına gelince (sahi bu kadın-bebekler kaç yaşındalar?) muhtemelen yakalayamayacağım ama her şey yolunda giderse yaklaşabileceğim bir güzelliği vardı. Ve 7 yaşındaki ben bu aranjmanı mantıklı buluyordum.
Oyuncak bebek dünyasına geçtiğimiz ay giriş yapan “anti-Barbie”, “gerçekçi moda bebeği” Lammily ise başka bir aranjmandan hareketle tasarlanmış. Yaratıcısı Nickolay Lamm, bebeğin ölçülerini ABD’deki devlet istatistiklerinden yola çıkarak, 19 yaşındaki ortalama Amerikalı kızın ölçülerine dayanarak belirlemiş: insan boyutuna vurduğumuzda boyu 1.62 (Barbie 1.75), beli 78 cm (Barbie’ninki 45), ayakları 38 numara (Barbie’ninki 33 – evlenmeden ayağım na şu kadarcıktı kategorisine bile giremiyor). Elleri, ayakları, dizleri ve dirsekleri eklemli, yani oynuyor. Peki oynadıkça zayıflayacak mı, çünkü 162 cm boya 78 cm bel ABD gerçeği olabilir ama her hakikatin bebeği yapılmaz ki be annem? Sadece latife ediyorum, fotoğraflarında son derece sağlıklı çıkmış, olgun bir kestane gibi. Hem Barbie 10 sene önce bile 2 milyar dolar olan marka değeriyle dünyanın en değerli oyuncak markasıyken karşısına çıkan iyi niyetli alternatifleri eleştirmek niye?
Çünkü alternatif sunacağım derken bokunu çıkarmak alternatif sunma endüstrisinin kurtulamadığı huyu. Fotoğrafta 19 yaşındaki sağlıklı bebeğimizin şortunun altından bize gülümseyen lekeler dikkatinizi çekmiş olabilir. Ebedi dostunuz selülite 6 yaşında merhaba demiş olmayı istemez miydiniz? Gerçekçi bebek Lammily’nin yanında alınabilen ve 38 adet yeniden kullanılabilir yapıştırma içeren pakette şunlar var: selülit, çatlak izi, çil, akne, gözlük, yüz kızarması, yara bandı, ben, geçici dövme, dikiş izi, çizik izi, morluk, alçı, yara, sinek ısırığı, ot ve çamur lekeleri. Gerçeğin benekli dünyasına hoşgeldiniz.
Slovak Yahudisi bebeğim Hannah’yı, fiziksel görünüme hayli kafa yoran İngiliz yazar Lionel Shriver’ın Guardian’daki yazısını okuduğumda hatırlamıştım. Shriver çıkartmalar hakkında şöyle diyor: Liste neden bu kadar kısa ki? Neden uçuk, genital siğil, kötü huyluya benzeyen bir göğüs şişkinliği, en son aldığı müshil dozunun biraz fazla işe yaramasından kalma ishal sızıntısı, herkes Lammily’ye böyle de güzel olduğunu söylediği halde buna inanmadığından büyük plastik bir bulimik kusmuk göleti de olmasın? Neden (ve bu önerimde ciddiyim) pübik kıl da olmasın mesela?
Lammily’nin pazarlama sloganı olan “averaj güzeldir” içinse “bir yalan” diyor Shriver: “Hayır, averaj güzel değildir. Güzellik bir hedeftir – ölümlülerin yaklaştığı ancak çok ender ulaştıkları bir ideal. Eğer insan güzelliğinin bir anlamı varsa o da nadir rastlanan görünümlerdir. [Bebeğin yaratıcısı] Lamm’ın sloganı “güzellik diye bir şey yokmuş gibi davranacağız” anlamına geliyor. Herkesin güzel olduğu fikrini öne sürmek güzellik kavramını anlamsızlaştırıyor. Çocuklar bu tarz sözüm ona iyi niyetli yapmacıklığı tespit etmek konusunda çok zekidirler. Birincilik ödülünü bütün sınıf kazandığında, yarışmanın bir kandırmaca olduğunu bilirler.”
Shriver’ın oyuncak bebeklerin “güzelliğine” yaptığı vurgu aslında çocukların neyi ne kadar model aldıklarına dair yazısının geri kalanında söyledikleriyle çelişiyor. Ama aknenin ne olduğunu bilen bir çocuğun kurduğu oyunda akne çıkartmasının “bebeğin aknesi vardı ve artık yok, mutlu son” senaryosunda kullanılacağından ya da tarihteki her senaryoda kısa çöpe denk düşen aknenin oyundaki kötü kalpli/kötü şeyleri hakeden kişinin payına düşeceğinden hayli eminim. Ama bu cümle anlamsız, zira oyuncak bebekle oynayacak yaştaki çocukların kafalarını akneyle, çatlak iziyle, isteyince çıkartılabilen çille meşgul etmeleri için tam olarak sıfır sebep var. Çocuklar dış görünümle ilgili fikirlerini etraflarındaki diğer insanlardan, birincil olarak da aile fertlerinden değil de oyuncaklarından alıyorlarsa dahi, aknenin, yara izlerinin, selülitin “çıkartmayı çıkarınca” kurtulunan şeyler olduğunu düşünmeleri de hayli üzücü olurdu. Ama en üzücüsü 60 senelik bir oyuncak ikonuna alternatif diye yaratılan şeyin “kadın dediğin kusurlarıyla güzeldir” fikri, onu temsilen yaratılanın da selülit çıkartması olması. “Ortalama güzellik” niyetine küçük çocuklara layık görülenin patlamaya hazır, irinli beyaz ucu çıkmış akne çıkartması olması. Bu kafayla Barbie’ye nah alternatif olursunuz.
Bebek değil kadın (ya da genç kız) olan bir oyuncağın aynı zamanda tarihin en popüler oyuncaklarından olmasının bir sebebi var: çocuklar Barbie ve muadilleriyle onları rollere sokarak oynuyor. Yani bir bebeğin yapamayacağı şekilde, Barbie siz ne isterseniz o oluyor, ne isterseniz onu yapıyor. Barbie bir oyunda kadın, bir oyunda erkek olabilir. Bir oyunda 15 yaşında bir öğrenci, bir oyunda 45 yaşında bir anne olabilir. Arkadaşlarıyla gezebilir, öğretmen olabilir, sevişebilir (seviştiği oyuncağın bizzat Ken olmasına, hatta Ken ırkından olmasına da gerek yok, burada çocuk hayalgücünden bahsediyoruz). Yani aslında hep tek tipli olması ve çocuklara da tek tipliliği öğretmesiyle eleştirilen oyuncağın popülerliği en az feminenliği kadar esnekliğinden, çocukların ucu bucağı olmayan hayal dünyasında kendine yer bulabilmesinden kaynaklanıyor. Ve tarihteki hiçbir kız çocuğu Barbie tipli bebeğinin dizi tam bükülmüyor diye hayatını dizlerini fazla bükmeden yaşamaya karar vermedi.
Kültleşmiş oyuncaklara alternatif yaratırken çocukların zekasına ve hayalgücüne biraz daha saygı göstermek gerekiyor. Biraz daha kısa boylu ve biraz daha kalın, eklem yerleri bükülebilen, kıyafetleri seksüelize edilmemiş bir oyuncak bebek iyi bir fikir, ama yeni bir fikir de değil. Herhalde birileri iki çıtayı üstüste koymayı akıl ettiğinden beri (yanlışlıkla Hristiyanlığı tarif ediyordu) çocuklar bebeklerle oynuyorlar; bu bebeklerin çok küçük bir kısmı gayri-tabii şekilde ince, uzun ve sarışın, ama neredeyse hiçbiri de “gerçek” insanlara benzemiyor. Çünkü buna gerek yok. Hem erkek hem kız çocukların önünde büyürken düzgün örnekler koymak, çocukları cinsiyet rollerine hapsetmemek önemli, ama oyuncak dünyasına paldır küldür dalıp “al yavrum, selülitle oyna, bak ne güzel akne” demek de anca yetişkinlerin akıl edebileceği türden bir salaklık.