AKP’nin son reklamını gördünüz mü? Bu zombi saldırısından (bir arkadaşımızın deyimiyle) Leni Riefenstahl Nazi propoganda filmine beş ayrı janrda koşan, koştukça izleyenini tökezleten reklam filminde neler yok ki. Yer yer denize dökülmek, endüstriyel gıcırdamalar eşliğinde koşarak erke tapmak zorunda olmak, üst üste yığılarak ne olduğunu henüz bilmediğiniz bir amaca acılar içinde yükselmek ve… sonunda muzaffer gülüşlü bir erkeğin sırtınıza binerek gururla Türk bayrağı açması: İşte bugün Türkiye’de (kadın olarak) yaşamanın muhteşem bir özeti.
Bu esnada Yüksek Seçim Kurulu’nun Türk bayrağını propoganda amaçlı kullandığı gerekçesiyle kısa bir süreliğine reklama durdurma kararı getirmesi, RTE’nin buna -Çare Yıldız Tilbe’ye yüz sürerek- “Yasak da neymiş, yasağı da yasaklarız” diye cevap vermesi. Yasaklanacak şeyin kalmadığı yerde en sevdiği oyuncağını da yanlışlıkla, kırıvermesi.
Kısaca olan bitenin daha da sıkıştırılmış bir özeti:
Kafalarımız yeterince karışmamış gibi, yasağı yasaklayacağını söyleyen Başbakan’ın geçen seneki açıklamasını anımsadık: “Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok.”
Bir yandan, bu efsanenin doğuşu da sancısız olmadı. 3 hafta önce Ayazağa ATA stüdyolarında reklam çekimi sırasında, vatandaşlar nemli iradeleriyle doruğa tırmanırken stüdyo çöktü. Yaşanan çökme sonucu yaralananlardan biri: ‘Reklam gereği tırmanıyorduk. Herkes yere düştü’ açıklamasında bulundu. Acil şifalar diler, kendilerine bu nağmeyi hediye etmeyi borç biliriz.