Kendimi bildim bileli Ajda Pekkan’ın çocuksuzluğu Türk medyasını en dangalak şekillerde meşgul ediyor. Buyrun aşağıda delil klasörüm, 80’lerden 90’lara, oradan 2017’nin geçen ayına kadar.
Yok çok istemiş, yok hala istiyor, yok yaptı yapacak, yok özlemini şöyle giderdi. Doğrusu Ajda Pekkan’ın dönem dönem, medyada yer almak istediği, albümünü falan tanıtmak istediği zamanlarda bu mevzuya özellikle oynadığını düşünmüyor değilim. Çünkü bir, Ajda’nın müthiş meziyetleri var fakat lamestream olmayı reddedebilmek bunlardan biri değil. İki, bu oyunun hep alıcısı var. Okuyup “kadın Ajda Pekkan oldu ama bir evladı olmadıktan sonra vah vah…” deyip Ajda olamayışlarımızı böyle teselli etmemiz bekleniyor sanki.
Çocuk yapmak için şu an yanıp tutuşmayan biri olarak çocuksuzluğun inkar edilemez (ve neredeyse hiç söz edilmeyen) konforunun karşısına koyabildiğim tek şey “o deneyimden eksik kalmasam mı, treni kaçırmasam mı” korkusu. Bu haberler tam da o “eksik kalmayayım” korkusunu sondaj amaçlı. Zira bakın burada 70 yaşındaki haliniz, ne kadar da pişman.
Ajda da muhabirin ağzına lafı bi tıkamıyor işte, illa Gülşen’in bebeğini nasıl da agucuk bugucuk sevdiğini sıkıştıracak. Sıkıştırmazsa kötü bir kadın olduğunu düşüneceğiz ve yeni single’ını dinlemeyeceğiz çünkü. Hepimizin görevleri belli.