Harvard Üniversitesi, 1636 yılında sadece erkek öğrencileri eğitmek amacıyla kurulmuş. Harvard’da eğitim görmek isteyen kadın aktivistlerin uzun çabaları sonucu 1879’da üniversiteye bağlı olan ve sadece kadın öğrencilere yönelik eğitim veren Radcliffe Koleji açılmış. Kadın öğrencilerin erkeklerle beraber derslere katılmasına ise ancak 1943’te izin verilmiş. Ama o noktada bile kadınlar resmen Harvard Üniversitesi’nin öğrencisi sayılmamış.
Okulun öğrenci gazetesi Crimson, 1953’te, bu kararın onuncu yılı şerefine çeşitli hocalara kadınlara ders anlatıyor olmanın nasıl bir tecrübe olduğunu, kadın öğrencilerle erkek öğrenciler arasında nasıl farklar gözlemlediklerini sormuş. İşte o cevapların bazıları:
Theodore S. Baer, Genel Eğitim hocası: “Kızlar gereğinden fazla okuyor, her şeyi gereğinden fazla hatırlıyor ve bunların üzerinde yeterince düşünmüyorlar.”
Charles R. Cherington, Siyasal Bilgiler hocası: “Radcliffe kızları kesinlikle gereğinden fazla çalışıp gereğinden az düşünüyor.”
Crimson gazetesine göre hocaların çoğu, kızların iyi güzel hoş çalışkan olmalarına rağmen nadiren parlak öğrenciler oldukları konusunda hemfikir. Samuel H. Beer ve Elliott Perkins kadınların erkek öğrencilerden farklı olmadığı görüşünü dile getiren ve hatta erkeklere akademik olarak hadlerini bildirdiklerini düşünen iki istisnai hoca.
Benim bu yazıya kaynak olarak kullandığım, Crimson makalesi bu noktada birdenbire kötü notlar alıp erkek hocalarının omuzlarında ağlayan kadın öğrencileri gündeme getiriyor ve janr değiştirip ucuz bir aşk romanı haline gelerek hocalarıyla evlenen kız öğrencilerden, bu olgunun yaygınlığından, ve bu kızların güzelliğinden bahsetmeye başlıyor.
Yazı kızların hocalarına sınavların sonunda yazdıkları “küçük sevimli notlar” ve derste örgü örerek hocaların dikkatini dağıtmaları gibi iki önemli mevzunun gündeme getirilmesiyle sona eriyor.
Bu esnada kadın öğrenciler, erkeklerin dikkatini dağıtacakları gerekçesiyle 1966 yılına kadar Harvard’ın lisans öğrencilerine hizmet veren Lamont kütüphanesine sokulmamaya devam ediyorlar. Kampüste kadınlar için tuvalet olmadığından derslerden sonra tuvalete gideceklerse 15 dakika uzaklıktaki yatakhanelerine yürümek zorundalar.
Bütün bunlara rağmen bugün Harvard’ın başında bir kadın, Drew Gilpin Faust var. Lisans öğrenci alımlarında senelerdir kadınlar erkeklerden daha başarılı. Öte yandan bugün bile Harvard’ın lisan öğrencilerinden oluşan 12 kişilik Öğrenci Konseyi’nin sadece bir üyesi, İşletme Fakültesi’ndeki hocalarınsa sadece %30’u kadın. Günün sonunda şöyle bir geriye bakınca insan düşünmeden edemiyor: Altmış senede okulun geçirdiği değişim hem ne kadar inanılmaz, hem ne kadar yavaş.
Kaynak: http://www.thecrimson.com/article/1953/4/18/the-cliffe-girl-an-instructors-view/
http://www.thecrimson.com/article/2013/2/21/can_women_have_it_all/
http://www.thecrimson.com/article/1999/6/7/the-nations-first-undergraduate-library-turns/