Hacks 4. sezonda yayınlanacağını duyurarak biz sadık hayranlarına bir kıyak yaptı. Bu vesileyle kenarda köşede kalmış çok parlak bir yapım olduğunu düşündüğüm diziden biraz bahsetmek istedim. Aslında dizi iki farklı jenerasyondan komedyenin çatışmasıyla açılıyor. Eski ışıltılı günlerini geride bırakmış, Vegas kasinolarında sahne almaya başlamış Deborah Vance ve onun kariyerini daha güncel esprilerle tazelemesi beklenen metin yazarı Ava’nın bir araya gelişiyle başlayan çatışma, 3 sezon boyunca sürüyor.
Deborah ne kuirden ne de yeni trendlerden anlayan bir boomer olarak Ava’ya kök söktürüyor: ikisinin içinde olduğu araba bozulunca Deborah helikopterine atlayıp gidiyor ve Ava’yı çölün ortasında bırakıyor; tuzluk koleksiyonu için Ava’yı eyaletler arası bir yolculuğa iteliyor; ya da villasının ekstravagant tüketim alışkanlıkları ve kurallarıyla Ava’yı çileden çıkarıyor. Ava ise 20’lerinin sonlarında, kariyerinde bir yükseliş yapmayı bekleyen, kadınlarla uzun ilişkiler kuran politik farkındalıkları olan bir biseksüel. Deborah lüks yaşamı ve dünyanın geri kalanını umursamayan tavırlarıyla bir Ajda Pekkan, Ava ise onun isim yapmak isteyen asistanı. Çok sevilen, divalığı yüceltilen narsist komedyen Deborah’a karşı gelebilen, onun bazı fikirlerinin “boomer”ca, na-ekolojik veya politik olarak yanlış olduğunu söyleyebilen tek insan Ava.
Aynı Ava kendi hayatını etkileyecek kadar onu domine eden, onu zorlayan Deborah’dan 2. sezonun sonunda bir şekilde kopmuş gibi görünse de, 3. sezonda ikili, eski sevgililerin tekrar bir araya gelmesine benzer uzun bir flört dönemiyle tekrar bir araya geliyorlar. Çünkü ikisi birlikteyken çok başarılı olduklarını biliyor. Ayrıca erkek egemen komedi ve şov dünyasında var olmaya çalışan 2 kadın olarak düşündüklerinden çok daha fazla ortak yanları var. Çünkü iki karakter de, tıpkı hayatta birbirimizden öğrendiğimiz gibi, dengesiz, yorucu tuhaf ilişkilerinden çok şey öğreniyorlar: Ava kariyerine daha fazla odaklanmayı, belki biraz narsizmin sağlıklı taraflarını; Deborah kendisi hariç başka insanları düşünmeyi ve anlamayı öğreniyor. 3. sezonda bu öğrenme halini çok tatlı şekillerde gösteren bölümler var.
Deborah kendi döneminden önemli gördüğü bir grup komedyen adamla vakit geçirmek için bir eve davet edilir. Evde kumar oynayıp içki içerlerken, bir noktada cinsiyetçi, fobik şakalar yapmaya başlarlar. “Biseksüelliğin kararsızlık” addedildiği bu esprilere sinirlenen Deborah bir hışımla evi terk eder. Evinde Ava ile karşılaştıklarında ona da terslenir, çünkü artık “erkeklerin dünyasına” ait olamayacağını, onların şakalarına gülemeyeceğini fark etmiştir: Ava, buna direnir görünse de Deborah’ı dönüştürmüştür. Benzeri şekilde Deborah yıllar önce yaptığı ırkçı tuhaf şakalarla ilgili internette linç edildiğinde Ava onu kamusal olarak özür dilemeye ikna eder. Çünkü politik olarak yanlış şakalar yapmanın övünülecek bir tarafı yoktur.
Ava da kendi narsistik yaratma arzusunu besleyen bu kadından kendi yolunda yalnız da olsa yürümeyi, istediği başarı ve kariyer yüzünden suçlu hissetmemeyi öğrenir. Çok sevdiği, bağlı hissettiği ilişkisinden Deborah ile çalışmak için feragat etmiş olur. Ava ve Deborah, Ava sevgilisinden ayrıldığı ve mutsuz olduğu için doğada yürüyüşe giderler. Tabii ki her şey ters gider ve ormanda mahsur kalırlar. Ava bu süreçte Deborah’ı daha ekolojik olmaya, “jetini daha az kullanmaya” ikna eder. 2. sezonda Deborah, şovlarından birinde “kocasını elinden aldığını düşündüğü” kız kardeşiyle olan bitmemiş kan davasına dair kalbini açan bir konuşma yapar. İzleyici Deborah’ın yumuşak ve duygusal yanını tanıdığı için artık onunla daha raht bağ kurabilir. Bu negatif duyguların stand-up şovunun bir parçası haline gelmesi meselesi Baby Reindeer, Nanette gibi pek çok içerikte karşımıza çıkmıştı. Böylece Ava Deborah’ın kariyerinde istenen/beklenen sıçramayı da onu hakiki olmaya iterek sağlamış olur.
3 sezonun sonunda Deborah ve Ava kendi arızalarını kabullenmeyi ikili ilişkilerinde öğrenen iki yakın dost oluyorlar. İş hayatında ve duygusal anlamda birbirlerini desteklemeyi öğreniyorlar. 4. sezonda muhtemelen bu power couple’ın erkek egemen eğlence sektörüne birlikte kafa tutmasını izleyeceğiz. Çünkü Deborah prime time’da yayınlanan bir gece şovunun ilk kadın sunucusu olmak ister. 3 sezon boyunca aşk ve nefretle sarmalanmış bu anlatı, iki kadın karakterin birbiriyle etkileşime girdiği, iletişim kurduğu her an dönüşüyor ve değişiyor. Dostluğun ve yakınlığın gücü de buradan gelmiyor mu?